İşte Meydan...

 

Çiçeklere öz koyulmuş; gül bekler ki arı gelsin
"SIR" demiştim, tez duyulmuş; dil bekler ki kârı gelsin!

"Aş" dediğin tuzsuz olmaz, yanan soba issiz olmaz,
Kara sevda hissiz olmaz; kalbi olan beri gelsin.

Gâye, şiir ise şayet, kâfi değil niyet, gayret
Hakk’ka yalvar, hem niyâz et, "ilham" denen peri gelsin.

Kâh Ferhat ol, dağları aş, kâh Mecnûn ol, çölde dolaş
Öyle yan ki, ses versin taş; sesi duyan biri gelsin.

Söze yâr et kalemini, aşikâr et elemini
Hüzün alsın son demini, ağlamanın yeri gelsin.

Sitem düşşün feryâdına, matem sinsin her yâdına.
Derman diye aşk od’una, Kafdağı’nın karı gelsin.

Şairlere vuslat haram, her dizenden taşsın d(ı)ram
Hasret koksun buram buram; yel, köz olsun, harı gelsin.

Her hecede artsın ağrın, yolda kalsın yardım çağrın
Yön arasın eğrin doğrun; dert, dermana iri gelsin.

Ah’ın olsun dile beste, yüzün solsun dar kafeste
Mezarına son nefeste, "Bir kemik bir deri" gelsin.

Varsın aksın gözde selin, kokusunu al ecelin
Tükenince son mecâlin; yâr, acısın, geri gelsin.

Oksuz kalmaz gerili yay, sevda ile olmaz alay
"Dağ aşarım" demek kolay, sözlerinin eri gelsin.

Nam bırakmak ise murat, şair için yollar sırat
Ne al, ne boz, ne de kırat, işte meydan...Doru gelsin.

Mecit AKTÜRK

( İşte Meydan... başlıklı yazı Mecit Aktürk tarafından 18.11.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.