hayır, başında değilsin yolun
ve sonu çok uzak…larda...
bir gün, değiştiğini düşündüğünde kendinin
bir taş
tüm değersizliğiyle çarpacak bileklerine
fırlatılmış bütün kelimeler
omuzlarından
aşk/a
ve son/u yazılmadı daha…
bir gün, yarı açık omuzlu pencerelerinden
sokağa fırlattığın izmaritinin
çıkardığı yangının
içinde kaldığına inandığında
hiç öpmediğin parmak uçlarımın bıraktığı
izler kurtaracak
ruhunu alev/alev bu savaştan ki
o zaman
bağışlamış olacağız birbirimizi…
burada salgın var
veba var burada
sineklerin sivrisi taşır burada sıtmayı
sanman geleceğini/kimsenin
hiç/im ben…
sana uyanışlarım terli
sana uyanışlarım kederli
-İÇİN
den
geçerken
-İÇİM
sarsıntılar içinde uyanan bir şehir
üstünde yer yüzünün
ve beni çeken derinlerine
karanlık kelimelerin ki
yalan mı? asla..
önemli değil gerçekten;
sabahlara kadar mağrur
ve uykusuz kalman
ve uyanışlarında
düşünüp rüyada olduğunu,
kokusuna alıştığın bütün ruhlar
çekildiğinde yaşanmışlıklarına
aramanda önemli olmayacak..
bil ki sen
benim kadar yok/sun
ve ben
en az senin kadar gerçek
önemi de yok artık
ölümsüz oluşumuzun…