-6-
MEKKE’YE HAREKET:
Neticede Medine’de 8 gün kalarak sevgili peygamberimizin manevi huzurundaki misafirliğimiz sona eriyordu. Dolayısıyla Medine’deki görevlerimizi tamamlayarak Mekke’ye geçmek için hazırlıklar başladı. 30 Eylül 2013 günü Saat 10:00 dolaylarında Mekke’ye gitmek üzere otobüsler otelimizin önüne geldiler. Hacı adayları olarak ihramlarımızı giyerek valizlerimizi otelin önüne indirdik. Otobüs bagajlarına yüklenmesine nezaret ettik. Bagajlar yüklendikten sonra otobüslere bindik ve saat 11:00’da hareket ettik. Medine’den Mekke’ye doğru yola çıktık. Medine’ye yaklaşık 11 km mesafede olan Zuleyfe’ye 15 dakika sonra vardık. Burası Mikat sınırlarıymış. Yani haram sınırlarıymış. İhram giymeyenler burada ihramlarını giydiler ve öğle namazını burada kıldık. Umre yapmaya niyetlendik. Otobüslerimize tekrar binerek Mekke’ye doğru yol almaya devam ettik.
Çok heyecanlıydım. Çünkü hayatımda ilk ve son defa hac vazifesi için yollardaydık. İslam’ın şartlarından birisi olan hac vazifeni yapacaktık. Şükürler olsun ki bunu Yaradan’ımız bize nasip etti. İnşallah oraların hayal ve aşkıyla yanıp tutuşanlara da Allah nasip eder.
Medine-Mekke arası 450 km imiş. Medine’den Mekke’ye yol alırken gözlemlediğim, yol boyunca her yerin taşlık ve kayalık olduğudur. Çöllerden geçip kum yığınları görmeyi beklerken siyah taş yığınlarıyla karşı kaşıya kaldık. O filmlerde gördüğümüz kum yığınları ve fırtınaları Medine Mekke arasında yoktu. Tamamen yanardağ lavlarından oluşmuş siyah taş yığınları görünüyordu. Tabi burada bizim gördüğümüz ana yol güzergâhıydı. Bizim görüş mesafemizin dışında kum çölleri var mıydı yok muydu bilmiyorum. Ama biz çöl kumlarını gittiğimiz güzergâh boyunca hiç görmedik.
Medine Mekke arası yaklaşık 6 saatlik bir yol olmasına rağmen 8 saat gibi bir yolculuktan sonra ancak Mekke’ye varabildik. Yol boyunca bazı yerlerde otobüsler durdurularak hayır için bütün hacı adaylarına kumanyalar dağıtıldı. Kumanyalar kek, meyve suyu, hurma, şişe su ve krakerden oluşuyordu.
Bu uzun yolculuğun sonunda Mekke’ye vardığımızda artık gece olmuştu. Otobüsün içinden çevreyi göremiyorduk. Mekke’yi görmek için sabahı beklememiz gerekiyordu.
Gece Mekke’ye varınca Zerretüşşüruk(15 nolu otel) adlı bir otele vardık. Otel oldukça güzel bir oteldi. Otelin 11. Katında ve 1104 nolu odaya 5 kişi olarak yerleştirildik. Odalarımıza girdiğimizde gayet güzel ve temiz olduğunu gördük. Odaların tek olumsuz tarafı tuvaletlerin alafranga olmasıydı. Hâlbuki Medine’de Alafranga tuvaletin yanında alaturka tuvalette vardı. İsteyen alafrangayı kullanıyor, isteyen alaturka’yı kullanıyordu. Ayrıca otellerde 24 saat sıcak su vardı. Çay, kahve ve şişe suyu 7 gün 24 saat açık büfeydi.
KÂBE’Yİ İLK DEFA GÖRDÜM:
Mekke’ye vardığımız akşam, yemekten hemen sonra Umre tavafını ve say’ını yapmak üzere servis otobüsleriyle Kâbe’ye gittik. Kâbe’yi ilk defa görecektik. Heyecanlıydık. Kâbe çevresindeki kapılardan girdik. Biz bekliyorduk ki kapılardan girer girmez Kâbe karşımızda olacak. Kapılardan geçtikten sonra Safa-Merve arasındaki yolu yürüdük. Yürürken Telbiye duasını kafile olarak defalarca hep birlikte sesli olarak okuyorduk.
Telbiye duası şöyleydi.
Lebbeyk Allahümme Lebbeyk(Buyur Allah’ım buyur)
Lebbeyke lâ şerîke leke Lebbeyk(Kapına geldim, eşin ve benzerin yoktur)
İnnel hamde venni'mete(Bütün övgüler, nimetler senindir)
Lekevel Mülk Lâ şerîke lek(Mülk de senindir, ortağın da yoktur)
Hala Kâbe’yi göremiyorduk. İnşaatlardan dolayı hayli yol yürüdük. Herkes kafile başkanına hala Kâbe’ye gelmedik mi hocam diye soruyordu. Derken Kâbe çevresindeki revakların bulunduğu alana girdik. Kafile başkanı işte ileriye bakın Kâbe karşınızda dedi.
Kâbe’yi görür görmez maneviyatınızın zirve yaptığını hissediyor, onun çekim alanına giriyorsunuz. Çünkü Kâbe’yi(Beytullah) Allahın evi olarak kabul ediyor, kendinizi Allahın huzurunda hissediyorsunuz. Bütün âlemlerin ve sizin yaratıcınız olan Allahın huzurunda misafirisiniz artık. Başlıyorsunuz rabbinize dua etmeye.
Kâbe’nin ilk görüldüğünde yapılan duaların kabul edildiği bilinmektedir. Bu vesileyle bizde o anda içimizden geldiği gibi dua etmeye başladık. Benim ilk duam şu oldu. Peygamberimizin de sık sık yaptığı gibi. “Allah’ım dünyada da güzellik ver ahrette de güzellik ver. Beni cehennem azabından koru. Yarabbi sen affedicisin, affetmeyi seversin beni de affet” dedim. Arkasından; “Ey bütün âlemlerin Rabbi olan Allah’ım; peygamberimiz Hz. Muhammed sana nasıl dua ediyorduysa bende öyle ediyorum kabul eyle” oldu.
Sonra İzmir 3. Kafile olarak topluca Umre tavafına niyet ettik. . Niyet şöyle yapılıyordu. “Allah’ım senin rızan için Umre/Hac tavafı yapmak istiyorum. Onu bana kolaylaştır ve onu benden kabul eyle.”
Bu niyetten sonra Kâbe etrafında tavaf yapmaya başladık. Oldukça kalabalıktı. Bizde kafile olarak Kâbe etrafında dualar okuyup yedi kere(yedi şaft) dönerek tavafımızı yaptık. Sonra namaz kılmaya uygun bir yere çekilerek iki rekât tavaf namazı kıldık.
Kâbe’de namaz kılmayla ilgili sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed bir hadisi şerifinde şöyle buyurmuştur; "Kâbe'de kılınan iki rekât namaz, dünyanın başka mescitlerinde kılınan namazdan yüz bin defa daha sevaptır."
Tavaf namazından sonra gönlümüzden geçtiği gibi Allah’a dua ve niyazda bulunduk. Vatanımızın ve milletimizin huzur ve güveni için, birlik ve beraberliğimizin devamı için, her türlü doğal ve yapay felaketlerden koruması için göklerin, yerin ve her şeyin yaratıcısına dua ve yakarışlarda bulunduk.
Tavaf sırasındaki şu kuralı da açıklamadan geçmeyelim. Tavaf Kâbe etrafında Hacer-ül Esved hizasından(yeşil ışıktan) başlayarak 7 tur(7 Şaft) dönmeye deniyor. Tavaf sağdan sola doğru yapılıyor. Yani saat ibresinin tersi yönünde dönülüyor. Çünkü kalp Kâbe tarafında olması gerekiyor.
Sonra Umre say’ını yapmak için Safa ile Merve’ye geçtik. Orada da Say için niyet ettik. Niyet sözleri şöyleydi. “Allah’ım Umre Say’ı yapmak istiyorum. Onu bana kolaylaştır ve benden kabul et” idi. Safa-Merve güzergâhı ile Kâbe arasında sadece bir duvar vardı. Duvarın bir tarafı Kâbe’yi tavaf yapmak için ayrılan kısım, diğer tarafında ise Say yapılan Safa-Merve yürüyüş güzergâhı.
Safa’dan başlamak üzere Safa ve Merve tepeleri arasında yedi defa gittik geldik(say yaptık).
Böylece Umre tavafını ve sayını kurallara uygun şekilde yerine getirdik. Dolayısıyla ilk Umremizi de yapmış olduk. Şunu da unutmadan söyleyelim. Safa-Merve arasında bolca soğuk Zemzem çeşmeleri var. Bunlardan Say sırasında kana kana içiyorsunuz.
Sonra Kâbe ile Safa-Merve arasında topluca bir kenara oturup hem dinlendik hem de Sabah ezanının okunmasını bekledik. Bu namaz Kâbe’de kılacağımız ilk namaz olacaktı. Kâbe’yi göre göre kılacağımız bu ilk vakit namazı ezanını heyecan ve sabırsızlıkla bekledik. Bir süre sonra sabah ezanı okundu. Büyük bir huşu içinde sabah namazını kıldık. İlk defa Kâbe’de namaz kılmanın verdiği huzur ve mutluluğu kelimelerle anlatmak mümkün değil. Ancak yaşayıp görmek gerekiyor. Namazdan sonra konakladığımız otele dönüşümüz başladı. Bu manevi hava içerisinde şu dizeler aklımıza takılıverdi.
KÂBE’Yİ GÖRÜNCE
Sonsuzluğun sahibi geldik, toplandık dergâhında
Beyaz İhramlarla dönüyoruz Kâbe’n etrafında
Kimimiz beyaz kimimiz siyah imanlar hep aynı
Buyur kapındayız eşinde yoktur benzerinde
Kâbe, imanlı gönüllerin akın ettiği mekânındır
Çevresinde dönen milyonlarca pervane vardır
Yüreğimden bir nida yükseliverdi Kâbe’yi görünce
Rabbim dünyada da, Ukba’da da güzelliklere erdir
Kâbe’den kafile olarak otele gitmek üzere servis otobüs duraklarına doğru yürümeye başladık. Fakat otobüs duraklarına varınca bazı hacı adaylarının olmadığı görüldü. Herkes tanıdıklarını kontrol etti. Tavaf ve say sırasında bir kısım hacı adayının kafileden ayrılarak kayboldukları anlaşıldı. İşin ilginç tarafı daha birçok insan, kaldığı otelin adını ve semtini bile bilmiyordu.
DEVAM EDECEK