Bu akşam güneşi de her
akşam olduğu gibi oturduğum odanın penceresine zorunlu iniş
yaptı. Daha bir içten hesaplaştım kendimle yeniden.Usul usul
azaldım... Üç-beş paket sigara ve tehlikeli bir yalan aldım
yanıma. Beni anlamaya müsait ilk şarkıda durdum. Ayrılığın
bitki örtüsüydü küfür, hoş karşıladım. Hafif bir tebessüm
sonra..Ve hemen gidip birkaç yağmur ıslandım...
Dışarıda gördüğüm
mutlulukların hiçbiri inandırıcı gelmiyor artık bana.Şu an bir
yıldız kaysa; seni hiç tanımamış olmayı dilerdim .Yada; aşkın
tek harfine çamur bulaştırmadan sıyırılıp gitmiş olmanı sağ
tarafımdan. Anılar ölmem için dua ederken, hayat biraz daha acı
çekmem için bana ayaküstü umut vadediyor.İnancın birbirinden
şık darbeleriyle kaliteli fakat aciz bir köpek çaresizliği
yaşıyor, içimden söküp aldığın ruhumun yerçekimini
aşağılayan tavrı ile de yeryüzüyle aramızdaki bütün bağları
koparıyoruz.
Gecenin köründe şekilden
şekle giren bulutlar, yağdı yağacak bir yağmur ve kesik kesik
rüzgarlar...Hemen hemen herkes şuan, bir mutluluk tavaf ediyor. Ben
ise; yaşadığı çaresizliği istemsizce daha da ileri taşıma
ustalığıma sımsıkı sarılıp, gözlerime fay hattı süsü
verecek kadar sahipleniyorum karanlığı. Tebessüm kiralayıp,
süresi dolmadan iade ediyorum. Annemin göğsümü yumuşatsın diye
sürdüğü o garip ilacın adı neyse işte, özlüyorum...
Fotoğraf makinasından
söktüğü filmde kendini tanıyan çocuğun bir sıkıntıyı daha
ateşe vermesi, yada ;üçüncü sınıf oyunculardan umut vadeden
bir gösteri değil bu. Yavaş ilerleyen zamana inat düzenli bir
şekilde uzayan sakallarım dışında,hiçbir hayat belirtisi
gösteremiyorum. Ölçülü ve kafiyeli bir ceset gibiyim...
Halbuki;İçimin güzelliği yüzüme yansır diye sevmiştim ben seni...
Neyse sevgili
Can sıkıcı bir gece daha
Fazla uzatmak istemiyorum
Bir yalnızlığım
olacaktı
Bulamıyorum
Sende mi acaba?