Online Üye
Online Ziyaretçi
Bir takvimi daha tükettik işte,
Yere batmayacak mekânlar kurup.
Bir gariplik vardır bence bu işte,
Çözülürmü şifre bilene sorup…
Nerede harcandı, nasıl tükendi,
Bunu anlamadı insanın kendi,
Giden ağa olmuş, gelen efendi,
Dil tutsak el-pençe âmâde durup…
Geriye çağırma çekip gideni,
Sinsi sinsi kirli işler edeni,
Anlayalım diye olup, biteni,
Akıl kurcalayıp zihnini yorup…
Hadsize haddini bildirmek gerek,
Adını sanını sildirmek gerek,
Sonrasında “eyvah yandım” diyerek,
Nafile sızlanma dizine vurup…