Kıyamete Kuşandık Sevdaları
Bana geldiğin gün,
Sürgün türküleri söylerdi dilim
Gökkuşağı dolanırdı yüreğimde
Ne varsa söyleyemediğim.
Sınırlı sözcükler çöreklenirken üzerime,
Bölünmüş uykularının diriliğinde,
Yorgun umutlar sunardım ömrüme
Çocuklar gibi uçarı, saf ve anlatılmaz.
Seninle okyanuslara uzanırdım
Bir sızı saplanırdı yüreğime
Akdeniz’miş, Karadeniz’miş, kime ne?
İçimde bir garip yıldız olurdun.
İğde kokuları doluyor penceremden içeri
Soluğun gibi, kaplıyor tüm benliğimi
Alevli bir soba gibi çarpıyor yüreğime,
Verdiğin acının tüm yelleri.
Kızma bana, ıstırabımı dellendirme,
Yedi iklim öteden duyarım sevgini,
Öfkelerine gem vur da öyle gel
Suskunluk ötesi sözlerle yıkma yüreğimi.
Korkunun lacivert geceli bağrında
“Kıyamete Kuşandık Sevdaları”
Titreyen sesinle, bana sevdiğini,
Söyleye söyleye gel akşamları! ..
Selahattin Yetgin
(
Kıyamete Kuşandık Sevdaları başlıklı yazı
S. Yetgin tarafından
22.12.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.