derken bir başka öttürülmekte zurna
“-gelini bindirdik ata
yolumuz düştü hayata
gözünaydın kaynata
şenola düğün şenola”
şen ola düğün şen ola...
gelin alımından dağıdırken gelenler
"Allah bi yasdıkta gocatsın" derler
gayri ciddi şakalaşmalar
gençler arasında
bekarların dileği
"darısı başımıza"
diğer biri
“-önşe evlilere ikinci
ondan sonura bekerlere geli sıra
ne de olsa onnar alışgındırlar” dedi
özellikle -kız evi-nden
kimseler olmayacağı için
espriler onlar üzerinedir
“-her genş gızın başına gelir”
“-az yaşa çok yaşa
helbet gelecek başa”
“-darısı görmeyennerin başına”
gelin köy dışına gidecekse
boynu bükülenler vardır
"toprak bastı" kesilecekse
iş bilici "muhtar"dır
gelin alayının önü birkaç defa
iple kesilir
yol kesenlerle kayınpeder arasında
pazarlık edilir
gelin köye inecek ise gezdirilir arabayla
ikindiden çıkan cemaata yetişilir
imam bir kere daha “-amiynn” dedirtir.
düğün kalabalığı oğlan evine geldi mi
gelin inmez, “inmelik” ister, ineği
damat mağrur,
gelinin başına şeker saçar,
daha çok, bozuk paraları kapışır
çocuklar
"-al da ğel endeki parayı gadınım bana ver de
ortak olalım,
isdersen de
barıt döğvüreyin ensende"
dirsek, yumruk vurarak damak çatlatır
“-isdersen tireninen götüreyin Aydın’a”
tren taklidi yapar takada-tukada
şapada-şupada, patada-çatada
şaplak indirir çocuğun dalına[1] her defasında
sırtına çenedine[2] olmadı baca(ğı)na,
olmadı baldırlarına
delikanlılıktan taviz vermez çocuk da
daha delikanlı olamamıştır,
ağlamaya kalkarsa
bazıları;
ensesinde boza pişirilmesine dünden razıdır
adam yerine konulmak adına
hevesli değildir kimse aslında
ama kaderden kaçılmaz
Aladeli’ye rastlanılmışsa
bir de topal Mevlüt’de
merhamet aranmaz
-topal kuvveti-nin
farkında değil belki de
eli bek ağırdır valla
ya çatma ya da
çatmış bulundun
ses çıkarma
bi de,
gelin arabasının ardından
binmeye galkma
Karaççanın Alisan vardır
Topal Melit yoğusa
gelin merdivenin başında
döner, eline tutuşturulan;
su dolu testiyi atar
cümle taşına
yenge gelin odasını kapatır
o da bahşişi alır.
"-Allah bi yasdıkta gocatsın" deyip
gelin alımındakiler dağılır
davulcular,
yabancı misafirler,
birer-ikişer uğurlanır.
"yüz görümlülüğü" almadan yüz açılmazmış
“söylemelik” alınmadan konuşulmazmış
kayınpeder “-söyle” deyip izin,
-söylemelik[3]- vermezse
gelin hasret gidermiş
daha çocuk yaşında
kendi sesine
kayınbaba gaale almaz çevredekileri
“-ben ona goç verdim goç,
neytceğmiş ineği”
diye savuşturur yengeleri
gelin besmeleyle,
sağ ayağını atar içeri
gelin odasına damat alınır,
yüz görümlülüğü taksın diye
bir kaşık sadeyağ görümcenin elinde
yeni gelin "-sade yağı hiç sevmem" demiş
yeni damat bayat tereyağını yiyerek delikanlılık etmiş.
oysa sadeyağ kapı ardına sürülecekmiş
"-geçimleri, dirlikleri eyi olsun" diye
ürüsüm böyleymiş
sürmek yerine yiyenin vay haline