Adınla şahadeti attım dinimden
Ezberine zamansız yakalandım bilesin
Şimdi sen; ya iman ettiğin rabbe yolla beni duayla
Ya da bırak, sevdanı iman sayayım yüreğime
Bu akşam bir dilencinin avuçlarından izledim hayatı...
Kimliksiz bir zamanı yürüdüm yokluğun çıplak adımlarıyla
En sensiz yanlarımda biletsiz yolcu tedirginliği
Sokaklar sevdim
Kalplerinden sevda sızdıran güzelim cesetler
Dilimden tarifin imkânsız ağıtlarını büyüttüm yalnızlığa
Hasretti zamanın ihtilali
Ve ölüm!Her aşkın ortak lehçesi
Adıma vurduğun sevda kadardı susuşum
Her düş gerçeğe binlerce acı barikatladı gözlerinden
Kanlı bir sevda savaşıydı artık bu gökyüzü ve toprakla
Susun pusa karıştığı bir çığlıktı aranan... Yankısız!
Suyun ve ateşin dilini aynı anda konuşmak
Eski bir hayatı güneşte ısıtıp yeniden yaşamaktı
Suretimde başka sen kalmayıncaya dek
Ben seni nerenden öptüysem orası başkenti oldu ölümün
Ayrılıktan bozma nakaratlarınla yağmalandım durdum dudaklarında
Yankılar biriktirdim kulaklarımda
Sessizliğin ardı
Lanet olası bir acı
Soluk benizli istilalarla boğuştu gözlerimin siyahı her şafak
Teninde kapanan yaralar bedenimde seni kanattı durmadan
Sınırsız uzaklığıma yıkılmış şehirler sürgün ettin ihtimallerinle
Ellerin sevdamın en çocuk haline bile bir günah kadar yabancı durdu
Gözlerimde bulutlarından çizilmiş suluboya bir resim
Yokluğun göz yaşı koktuğunu ben seninle gördüm
Zamanı gün hızıyla takvimlerken ömür,zamansız yakalandım hayata
Yasadışı hüzünlerim bir de
Kabullenilmiş bir ayrılık oldum
Yarına dün
Sonun başlangıcı sonuç yazmaya çalıştığı bir sonbahar
Sahte ve yorgun bir tebessüm gibi eğreti durdun yüzümde hep
Oysa yürüdüğümüz yol bile aynıydı
Bir adım ilerisi veya gerisiydi bütün yorgunluklar
Sen aşka sevdalıydın ,ben sana hasret
Her başlangıç bir son ,her beşik bir cinayet...