Yılışık zemheri akşamlarında
Kestane rengi saçların vardı
Yüreğimin hasret bahçelerini tutuşturan
Sıcacık sevgi kokan sokaklarında
Mutluluğa yelken açan dudakların
Adımı sayıklarken lahza lahza
Ezgisi Güneş rengi çalar
Çağrışımlarımın
Aşkının eşsiz kokusu sarmışken bedenimi
Zifir bir gecede kayar yıldızlar
Yosun yeşili gözlerinin içinde
Hani biraz daha inat etsem
Tebessümün bir adım ötede
Gözkapaklarımı her açtığımda
Türkiye’mle iç içe
Sana bir kış masalından inatla şiirler saracağım
Parmakları sararmış günlerden
Kış mevsimi yenilirken güneşe
Sol yanım kurulan iskeleye demir atmaya meyilli
Eteklerine
Eteklerin sevgili
Turuncu rengi çalıyor bu sıralar
Mesele Güneşe özenmekse
imge dağarcığında
boy verir duygular
Ne çok zaman eskittim beklemekten
Ömür bile tavşankanı gülümser bize
Yaşadıkça anlar insan
Sen
Ben
Gönlümün zindanına kapattım seni bu yüzden
Yetmiş kapı kapattım aşkın (ın) üstüne
Ve duy ki duysun âlem
Astım sevdaları darağacına
Senden başkasına
Fırtınaya tutulmuş gemiyken düşlerim
Sımsıcak tebessümün vardı
Dalgalarda alabora olmayan isyanlarıma
Mesela sen benim için her yeşilde
Sevmek mevsimimsin
Bu yüzden tanışmıyorum başka renklerle
Hasret süzülürken yüreğime
Islak dokunuşların dökülen yaprak olur
Anlayamadığım kadar çok sararsın tenimi
Ben baştanbaşa sen boyanırım
Sen baştanbaşa ben
Hatırlarımda
Sen almıştın gülüşlerimi
Olgunlaşmayı bekleyen
Hayat öpücüklerinden
Ve her hezeyanımda
Yüreğimde yeniden
Mavi bir düş çalma hevesiyle
Çivit tebessümler ısıtıyorum
Çatal yüreğimin sandukalarında
Anımsa
Titreye titreye yolunu beklediğim günleri
Nasılsa ben sote köşelerde öğrendim
Üşümeyi
Sevmeyi…
Âdem Efiloğlu