Kır çiçeği özsel değerlerini yitirinceye kadar ömrünü tamamlar. Dış etkilere maruz kalırsa vaktinden önce yiter gider. (Fütursuzca koparılma, ezilme, hava kirliliği,...).
Hayvanlar ölüme ramak kala saldırıya geçme zorunluluğunu yaşar. Refleks eylemi, doğada ayakta kalma mücadelesidir.
Doğada yasama yürütme yargı özsel varlıklarına saygılı uyumlu işler. Yitip gitseler yeni yineden aynıdırlar. (Ne yazık ki biz insanoğlunun katkılarıyla onların da düzenin içine etmiş, kendimize benzetir olduk)
Günümüzde özsel değerlerin yok olduğu sıradan düzen elemanları da toplum oluşturur. Kimin eli kimin belinde, kimin eli kimin cebinde, etiksiz, ye, iç, çıkar, ez, egosu tavana vurmuş renkli sinemaskopu izlerken kusacaksın kardeşim, omurganı hissedinceye dek kusacaksın.
Yoksa sen omurgasızlaştıramadıklarımızdan diye tutarlar yakandan. Ya da kendine yabancılaştıramadıklarımızdan mısın diye.
Bırakın yasayı yargı yürütmeyi, adaleti. Bırakın polisi, avukatı, doktoru, işçiyi, öğretmeni, emekçiyi. Tüm bilinen üs kavramların köküne dinamit vurun,. Ellerimizi arındırıp vicdana koyalım. Burası hepimizin, İNSANOĞLUNUN bir ve tek ana baba mahkemesi değil mi?