Bir tekme sallıyorsan ayağına dokunan taşa
Arkanı dönüp siliyorsan gözlerini koluna
Mutlu çiftleri gördüğünde bükülüyorsa boynun
Seni en iyi ben anlarım.
Loş bir lambanın altında oturuyorsan sessizce
Gelen geçen derdin nedir diye sual etmemişse
Islatmıyorsa kirpiklerini yağmur
Güvenilir omuz arıyorsan mor akşamların koynunda
Seni en iyi ben anlarım.
Akşamın hüzünleri yine başköşeyi kapmışsa
Tüylerini okşayıp derdine yaren bir kedin de yoksa
Boş çay bardağı saatlerce duruyorsa avucunda
Sobanın üstündeki kaynayan su sesini duymazlıktan geliyorsan
Seni en iyi ben anlarım.
Dinlediğin her şarkı da onu hatırlayıp kahırlanıyorsan
Devrilen kadehler de anlamıyorsa halini
Rüyalarımda görürüm diye hiç uyanmıyorsan
Güneş doğmuş ya da batmış umursamıyorsan
Seni en iyi ben anlarım.
Sustuğun kadar duvara çarpan çığlıkların varsa
Gecenin bir vakti kollarını açıp sarılıyorsan yıldızlara
Başını kaldırıp sitemlerini duyuramıyorsan mehtaba
Kendi içinde kaybolup hesaplaşıyorsan kendinle
Seni en iyi ben anlarım.
Elindeki kalem anlatmaya yetmiyorsa derdini
Bir harf bile doldurmuyorsa gidenin yerini
Kifayetsiz kalıyorsa kelimler
Aşk’a kitap yazmanın ne anlamı var diyorsan eğer
Sen; roman- roman ve kocaman seviyorsun onu
Çünkü
Seni en iyi ben anlıyorum.
‘’Her ayrılık kendi kalabalığından kaçıp iç yalnızlığına sığınmaktır’’
Gamze YAĞMUR
22.01.2014
Değerli
Dost Bünyamin DEMİREL’e çok teşekkür ederim.