Tilki gezerken kırda
Bir keklik
karşısında…
Sevincinden
kudurur
Geçip
karşıya durur.
Avı hayran
seyreder
Keklik ona
şöyle der:
— Hey, can
dostum ne oldu?
Kalbin
sevinçle doldu…
Ne
hesaplar yaparsın,
Hayran
hayran bakarsın?
Tilki
demiş ki: — Şahım,
Ne
güzellik Allah’ım!
Şehla
gözlere yandım,
Bakışlarına
kandım…
Dilberler
şahı söyle,
Gözün
kapansa böyle
Yine de
güzel misin?
Bir
görsem, özel misin?..
Keklik
demiş ki: — Hay hay
Bunda ne
var, çok kolay.
Kapayınca
gözünü
Tilki
tutmuş özünü.
Keklik bir
yol düşünmüş,
Hâlden
hâle taşınmış:
— Demiş
hünerli usta,
Bilgin çok
bu hususta…
Ayağına
kısmeti,
Ben gibi
bu nimeti,
Nasip etti
Hak sana.
Sen de
şükür et O’na.
Beni
padişahlar yer
Ama yasa
şöyle der:
“Önce
nimete şükret,
Sonra ye
ve tüket…”
Tilki
ağzını açmış,
Keklik pır
diye uçmuş.
Hâline çok
üzülmüş
Keyfi
kaçmış büzülmüş.
Tilki
demiş ki: — Keklik,
Benimkisi
delilik…
Yemek
gerekti önce
Şükür
sonraydı bence.
Hiç
çekmeden zahmeti
Bulduğunda
nimeti
Lanet
olsun yemeden
Olmaz
olsun şükreden…
Keklik de
demiş: — Tilki,
Sen de
öğrendin belki.
Hiç uykusu
gelmeden
Ne olacak
bilmeden
Gözlerini
yumana
Lanet
olsun o ana…
19/11/2012 TALAS
Ahmet
KARAASLAN (DEDEKORKUT38)