Bir güzel ayrıldı bir
yiğitten, gitti hepten
Ardına bakmadan yaktı
birden…
Bahardı oysa yeşildi
her taraf, güneş vardı maviydi asuman.
Şimdi gri her taraf,
kupkuru, sapsarı…
Terkin mahvetti beni,
içimde bir yara iriyarı
Kalbimin yalıyarı…
Çiçekler boy boydu, renk
renk, koku kokuydu
Mutluluk doluydu
kalpler, gözler umut doluydu.
Sapı kaldı çiçeğin elimde
şimdi,
Bu aşkın ne adı kaldı
ne tadı, kırıldı kolu kanadı
Ayrılık değdi cana, hüzün
karıştı kana
Kaptan yana yana döndü
Mecnun’a
Zehrini yüzüğünde
taşıyan Kaptan
Her an ölüme hazır, her
an intihara…
Mutluluk rafa kalktı, umut
başka bahara kaldı.
Bu şiir ona yazıldı, bu
hüzün ona adandı
Bozuk bir para gibi
ömrünü bu aşka harcayandı.
Yağmurun altında, sırf
sırılsıklam olmak için aşk uğruna
Şemsiyesiz dolaşandı, adı
Kaptan’dı.
Kendini yanardağa atana,
okyanusa girene,
Yere batana, göğe
çıkana yazıldı bu şiir!
Bir ah saklı onda, bir
eyvah onu görenlerde
Affetsin Allah’ım onu,
her tarafı günah!
Çektiği göğe ulaşan ah!
Eyvah ki eyvah Kaptan!
Ah diyebilecek, yüreğini
göğsünden çıkartabilecek;
Bir aşkın artığı, bir
güzelin terk ettiği,
Bir sevdanın geride
kalan tortusu, bir inancın önemsiz yortusu…
Bir ömrün yaşanmış
kısmı, bir bedenin felç olmuş yanı…
Namı Kaptan’dı,
yamandı.
Zehri dermanı olan; kahrı
ferahlığı,
Zahmetini çektiği elde
ettiği kazancı olan…
Fahri sevdiği, methi
lanet ettiği olan…
Çilesi bülbülün dilinde
olan, hilesi serçenin ayağına dolanan…
Güllesi ömrünün
ortasına düşen aşkın,
Sana saygım var acı
çeken yürek, sana sonsuz sevgim
Ayrılığın kolyesini
ömrüne takan,
Takısı gözyaşı, yakısı
ayrılık, bakısı umutsuzluk çıkan Kaptan!
Canın sağ olsun, hüznün
ve gözyaşın bol olsun.
Sözlerin yağsın
sayfalara, ıslatsın sevdaları
Yaksın yürekleri dağıtsın
Sen dillerde düşmeyen ağıtsın.
Kaptan, demir attığın
hüzün limanında
Seni bir başına koyup gidene
selam olsun.