Güneşin uzağında bir küre iken bu derya
İnsana artık dar gelir olmuş bu dünya
Kıymık atmışız en yakın komşumuza
Kan içmişiz kumpaslı tezgâhlardan
Uzaklaşmışız bir anda kıvançlardan.
Kimsenin ahını almayalım ne olur
Sınırlarımızda çocuklar ağlamasın
Bu oyunlar artık eskimiş bir yalan
Kalplerin derinlerindeki yangın bile yasta
Yalan ve riya rağbet görmüyor tezgâhta.
Tertemiz sevgiler ekmiş atalarımız bakir ovalara
Anaç aşkların sevişmeleriyle soyunu çoğaltmışlar
Soylu seferlerden farklı yelpazelerden geçerek
Ulus olmuşuz, kimliğimizde ihtişam ve unvan
Gururumuzda endam, varlığımız inadına şan.
Bir gün, gümüş işlemeli vakitlerin uzak iklimlerinde
Söz geçiririz devrilmişliğimizin sırça deliğinden
Narçiçekleri gibi dağılır, dördüncü cemreyi içeriz
Kıymık olup tene batarken özümüz, dağılır sesimiz
Ve biçare haykırışlarla gerçek nidasına ulaşır sözümüz.
Acıyla tartıda, sevinçle sandıkta ve tasasız kıvançlarla
Gönenir ak bahtımız, korkak kıvılcımlar ateşe dönüşür
Bir yumruk olur millet, ağıtlar bir anda halaylara karışır
Çeker gider inine yurtsuzlar, bulutlar sevinçten ağlaşır
Ülkem sihirli gözyaşlarını içerek mutluluğuna kavuşur.
Selahattin YETGİN