İyi ki varsın
Ayaklarımın takıldığı çakıl taşısın
Her sabah işbaşı saatlerinde
Ayaklarıma sırnaşıyor varlığın
Daha sabahın ilk dakikalarında
Güneşin ufukları öpmesi gibi
Sarıp kuşatıyor varlığın
İyi ki varsın
Aynaya bakıyorum gözbebeklerime
İçerimde yansıyan gökkuşağısın
Birlikte bulanıyoruz renklerine
Islak bir terennümle sarılıp
Günaydın diyoruz hayatın içine
Diyorum ki aşk susadıkça getirir
kendine
İyi ki varsın
Yokuş aşağı merdivenlerden
iniyoruz
Nöbetçinin gözleri deliyor havayı
Birkaç martı kanatlarını çırpmakta körfezde
Okul boyu çığlıkları çocukların
Ve yaşamak telaşının sancıları
Peynir ekmek sefasında demli bir çay
Birde kokunun bıraktığı yerlerin
duyumsaması
İyi ki varsın
Sesin mesafeleri arşınlıyor nicedir
İbrişim gözlerini ararken bakışlar
Karşılıksız hikâyeler
gizliyoruz zamanla
Gözlerinden bakmak isterken dünyaya
Önce ışık
Sonrası aşk
İyi ki varsın
Sen benim mevsimsiz çiçeğimsin
Renklerin aydınlatır odamı
Seninle tanıyor renkler zamanı
Kırmızıyı , moru , sarıyı
Maviyi ve yeşili hatta
Bir köşede kırgın beklerken kazablankam
Sadece sulamaktır bana kalan
Aşkla …
İyi ki varsın
Mahallenin sokaklarına aşina
Ayak izlerinle konuşuyoruz yol boyu
Ben suluyorum yaseminleri gözyaşlarıyla
Sen inatla yakıyorsun beni
Belki de razıyım diye düşündükçe
“Sükût ikrardan gelir” diye
Susuyor susturuyorsun
İyi ki varsın
Bir çağrının içinde
Kül rengidir aşk
Üzeri kilitli seyir defteri
Bilirsen eğer
Aşk çiçeklenmiştir bir
kere ellerinde
Her güne yine
Yine
Yeniden
Ve sadece seninle…
Âdem Efiloğlu