MÜMİNİN MİRACI

 

Yağan yağmurlar rahmettir toprağa

Akar, akar yarıkları doldurur.

Bir kez nazar et çiğ düşmüş yaprağa

Dersin ki; O, olmazları oldurur...

 

İnsanı “düşünen varlıktır” diye tanımlarız kısaca.

Düşünürken gözü kapalı olamaz dediğimizde, göz kapaklarının kapalı olduğu anlaşılmaz her halde.

Baktıklarından bir mana çıkartıp çıkartamadığı, neden-sonuç ilişkisini kurup kuramadığı, en önemlisi de kim olduğunu nerden gelip nereye gideceğini anlayıp anlayamadığı anlaşılmalıdır.

Tabiat dediğimiz şu yeryüzündeki ota, çöpe ağaçlara, güllere bakarız da baktıklarımızın ötesini görebilir miyiz?

 

Göremiyoruz demek; anlama, idrak edebilme sorumluluğumuzu yok sayar mı?

Bunun gibi bizleri düşünmeye zorlayan pek çok soru sorabiliriz kendimize.

Yukarda ki yazdığım bir kıta şiiri konumuza giriş olarak alsam da; aslında gelişme ve sonuç içindedir.

Biz insanlar madem diğer canlılardan “düşünme” özelliğimizle ayrıcalıklıyız; o zaman, baktığımız her zerreyi görmeye ve hatta gördüklerimizin ötesini düşünüp anlamaya gayret etmek birinci vazifemizdir diye bilmeli, ona göre hareket etmeliyiz.

 

Dün geçmiş zaman, yarınsa gelecek…

Bu günü dünden yakalamalısın.

Mademki her canlı bir gün ölecek,

Seni yaratana kul olmalısın.

 

Öyle değil mi dostlar, dünümüz geçmedi mi?

Yarına çıkmaya garantimiz mi var?

O zaman içinde bulunduğumuz şu anı en güzel şekilde değerlendirmemek için ne gibi bahanemiz olabilir ki?

Bu gün sıradan bir gün de değil üstelik. Öyle bir gün ki kulun yaratıcısına yükselişini sağlayan namazın Miraç’ta farz kılındığı gündür. Onun için “Müminin miracı namazdır” denilir.

Geçen yılda gelmişti bu kutlu gün. Ama ha bugün, ha yarın diye kendimizi hizaya çekmeden birde baktık onca günler geride kalmış, hepsi dün olmuş.

 

Bir yıl düştü ömrümden, ne kaldı geriye?

Huzurunda âcizane oturmaktayım.

İlâhım, Allah’ım, Yaratanımsın diye

Kapandım da seccademe yalvarmaktayım.

 

Yaratanımıza yalvarırken “ben” duygusundan sıyrılıp “biz” diye yalvarmalıyız.

Müminin, mümine gıyabında yaptığı dua makbul dualardandır. Çünkü dua bir menfaat veya bir beklenti için yapılmaz. Kul olmamız hasebiyle kulluğumuzun gereğidir dua etmek. Herhangi bir beklenti olmadan, sırf mümin kardeşini düşündüğü ve onun ihtiyaçlarının giderilmesi için yapılan dua da inşallah makbul olur, kabul edilir.

Zaten Peygamberimiz(s.a.v)in ifadesi ile Yüce Allah(c.c), “Kendisine el açan hiç kimsenin elini boş çevirmez.” Yüce kitabımızda şöyle der:

“Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da benim çağrıma cevap versinler ve bana iman etsinler. Umulur ki irşad olurlar.”(Bakara Suresi, 186)

Bu konuda bizi bizden daha iyi bilen ve düşünen Yüce Yaratıcımız kitabımız örnekte vermiştir.

“Ey Rabbimiz, bize dünyada da güzellik ver, âhirette de güzellik ver. Ve bizi Cehennem ateşinin azâbından koru.” (Bakara Sûresi, 2: 201.)

 

Kesildi sesim soluğum, kalmadı avazım

Tek yanımda kalan, kılabildiğim namazım…

 

Bu vesile ile Tüm İslam Âleminin ve Yüce Milletimizin Miraç Kandilini kutlar, Kandil boyunca milletimizin birliği ve dirliği konusunda edilen duaların kabulünü diler, saygılar sunarım.

 

 

( Müminin Miracı... başlıklı yazı Halil MANUŞ tarafından 26.05.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu