Noksanlı
zelzele geçiriyor dilim
Dövülürken
saçlarım gecenin hırçın gölgesinde
Toprak nemli
sarsıntılar içinde
Adımı
geveliyor destursuz
Biriktirdiğim
yağmurları ötelerken arkalara
Hadi çocukluğum
Yükle umutlarımı
sırtıma
Babamın
elleri üşüyor mezarda
Bu son
çarem
Acılarımı
dindiriyordu kahreden kimliğim
Bunamış
şehirlerde demlerken ağıtlarımı
Bekleyişteyim
Çaresizliğimin
kilitlenmiş sandıklarında
İhtimal
düşük olsa da
Sesli
harflerim gibi
Yüzümü dönüyorum
kırılgan insanlara
Ve çocukluğumu
görüyorum yine
Mezarlıkların
kirli duvarlarında
Sesim
ürkekleşiyor
Karanlık
çökerken gözlerime
Ağlıyorum
hıçkıra hıçkıra
Baba
uyan artık
Vakti
doldu ayrılığın
Kavuştur
düğmelerini
Islıklarımın
Nefesim
daralıyor
Ses
tellerime karışıyordu saçlarım
Eğri
duruyordu kelebekler uykularımda
Uyandım
Sessiz
akan nehirlerin kıyılarında
Tırnaklarımı
ojeliyordum
Acemi bir
kız çocuğu gibi
Sonra
Babamın
omzuna dayadım gölgemi
Art arda
şarkılar fısıldıyorken
Kendime
Bağırıyorum
Gözlerim
yutkunuyor
Her şey
yarım kaldı
Yüreğimin
üvey köşelerinde tırmalarken yüzümü
Yuttuğum
yeminler düğümleniyordu boğazımda
Fark
ediyorum
Ergen hıçkırıkların
ayak nasırlarını törpülüyorum
Bana
ayrılmış suskularla
Ne
yapsam dinmiyor sızısı kalbimin
Volta
atıyor bağırsaklarım
Kan
hücrelerimi kemirerek
Baba
Kaçamıyorum
paslı dikenlerden
Kaldır
ellerini
Koru
beni
Hazal Karadağ