“Gönlümün saundunda naziye
Makamları ölçek ölüler geçiyor…
Sözümden/…”
Dur!
Öyle gitme biçare karanlığın
Yediveren göğsüne/
Ne demişti!
Şair nazım
“Dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle;
İşçi tulumuyla
Bu güzelim memlekette hürriyet”
Ve zangoç dillerin kefesinde peçe
El açacak çocuklar oyun pınarlarına
Ölüm diye bir şey yok/
Kandırmaca çocuklar
Kandırmaca…
Hadi tarayın
Küçük yollu bakışlarınızı
Ekmek atın kuşlara
Bu esaret devrinde
Bir dilim acıyı bölüp
Yüreğinizde uyutun
Uslu durun emi/
Susun ki daha çok
Daha çok çiğnensin
Oyun parkları
Kamış sopalar
Gözlerinize inat yollar
Peşkeş çekilsin/
Dili dökülsün zalimin
Hani!
Bacası tüten bir trendi
Tahta verandalarda çocukluk
Yüzlere sıkışmış al basması
Kirazların dilde kalan
Recmiydi kan bakışlar
Sonra;
Geceye giyinik kadınların
Erk kavgası/
Boylu boyunca
Zalimliğin dik alası
Şimdi dokunabilirler
Saçlarıma/
Acıyı tatmamış
Donuk bakışlar
Bilinmez
Bu çağda
Kuru ekmek
Hep fakirler içindir
Her şey kapkara
Öyküdeki geçimdir/