“İt artığı yalnızlıklar sürdüm/
Kömür karası ellerime…”
İlk adımda/
Haramilere yüklendi umutlar
Yüzlerce sığırcık ölüsü/
Som yazıdan mezarlar
Al yazmalar düştü
Sarı turalar/
Göklere…
Ulaşılmış boşluklarda nefes
Kuru öfkeleri bitirmiş can
Her şey söz kalburunda
Acıları pamukla sarmış
Tütün dökmüş yarasına
Saçlarına kan kınası
Boşlukta…
İkinci adım/
Ellerinde kalmış anılar
Düğün davetiyeleri/
Sünnet heyecanı
Sırmalı bir saçı
Okşama provası
Son noktaya/
Ölüme öpücük
Minik ağızdan
Neden ki/
Öksüzlük garip serde
Ellerine toz bulaşmaz
Yüreğine acı değmez
Uzaktandır sevgi
Bağdat gibi/
Soma ne/ki
Ölü bir mozoleye
Dokunamamak
İşte gerçek sancı/
Üçüncü adım/
Kalmakla gitmek arası bir yer
Araf/
Birilerinin üstünde yaşıyor birileri
Arsızca fütursuzca
Sevgi yok yüzlerinde
Kuru ve donuk bakış
Ve fareler gibi /
Delikleri dört köşe
Yağmur beklerken çocuklar
Kin ekşiyorlar dillerine/
Kapkara öyküler düzlüğünde