Ne çok boynu bükük varmış
Süslü sokağın iki yanında
Gelene gidene boyun eğmiş
Sokak lambaları az çok ışıldamış
Pervaneleri eksik hava serinmiş
Şöyle bakan mı var sanki onlara
Biraz karanlık az ilerisi işte
İçlerinden biri çabalıyor yanmaya
Hemen yanlarında yaşlı güller
Hiç belleri doğrulmamış
Arada neşeli başı dik birkaç gonca
Hepsi de allık sürmüş gibiler
Bir de razılar sanki koparılmaya
Koklamadı nedense bakıp geçenler
Bir çocuk boynunu bükmüş
Yağmurun üstüne yapışıp kalmış
Ağır aksak yumuşak böcekleri
Çekiyor diplerine cılız ağaçların
Ezilmesin diye endişeli
Annesinin sesine aldırmaksızın
Biri nasılsa çıkarmış kafasını
Buradayım der gibi çıt çıkarmaksızın
Süzüyor sanki küçük bakışları
Yavaş adımlarla geçiyor bir ihtiyar
Saçları arkadan dökülmüş
Ne umutsuz ne bahtiyar
Orta karar geçmiş hep hayatı
Ona göre zaten dürülmüş defteri
Bedeni hep arıyor sıcağı
Diyor ki içim üşüyor
Zoraki giden ayaklarını
Başıyla anca idare ediyor
Düşmeden gidebilse sokağı
Allaha şükür hemen geliyor
O düşkün boynu bükülenlere
Dökülmeden yaprak yaprak
Güller verilmeli sevilene
Pervaneler olmalı lambalarda
Çocuklar toprağa basarak
Büyümeli yarınlara
Kafasını kaldırıp yukarılara
Yağdır Mevlam diyor
Serçeleri kaçırmış olsa da
Kızmıyor bulutlara işte o bir tanesi
Saklanmış pusuda sanki
direniyor tüm korkaklığıyla..
dr.süreyya önder