Kaf dağına köşk yapmış gözlerin
Işığı ile aydınlanan gönlüm sana vurgun
Aşka küheylan eyledim ebabil kuşunu
Yıllardır sana tek sana bir sana uçtum
Yar, bilirim akılsız sevdam su arar çöllerde
Ya al bas bağrına ya gönder beni…
Çileli yolculukta yollar karlı, yollar dikenli
Saçlarından bir tutam,
bir buse tek dilekti
Dudaklarından dökülen name ne öte ne beri
Aldırmadım elalem mecnun dedi serseri dedi
Yar, ne hayrım
kaldı ne seyrim dost makamında
Ya al bas bağrına ya gönder beni
Varlığınla yokluğun arasında sıkışmış biçare
Ne diken olur ne gül halim şaşkın avare
Tutuklu kalmış mahsun yürek muhteşem gülüşe
Dağları delip de gelecek bakar bir çift sözüne
Yar, biçare gönül yoruldu usun vurgunundan
Ya al bas bağrına ya gönder beni
Varlığında yokluğunun acı sessizliği
Sessizlik kavurur da olur gönül gözün fersizliği
Gamsızım/gülüşüm sen bilemessin ki sensizliği
Bedende ben, içinde sen, gayri ne varsa senden içeri
Yar, haşarı
çocuk gibi eteklerin çekiştirir dururum
Ya al bas bağrına ya gönder beni
Kirlenmiş yüreklerden
korkup koynuna sığınmak
Kesip biçip tüm
güzellikleri senden güneş yapmak
Acıların,
eyvallah güneşin gölgesi saymak
Dileğim acıdan
arlanıp , kanat takmak uçmak
Yar, sözlerin bazan
alev bazan karlı dağlar gibi serin
Ya al bas
bağrına ya gönder beni…
İşte böyle daha ne kurşunlar sıkıldı akla
Ne kar yangınları oldu bilsen sana gelen yolda
Yaradan ne çok güzeller yaratmış yarısın olmasa da
Tutturdu gözlerin, ille de gözlerin, gayri sen anla
Yar yürek üşüdü ellerim buz tuttu yokluğunda
Ya al bas bağrına ya gönder beni...