Kimisi sarı, kimisi siyah, kimisi kızıl… Yeşili bile var… Rengârenk… Bazen siyah beyaz resimdeki gibi bukleli durur kadınların masum yüzlerinde… Bazen de kıvırcıktır dünyanın bir diğer ucunda… Kimisi kapalı, kimisi açık… Ama hepsinin altında bir beyin yatar…
Ah şu sarı saçlar, olur olmadık
yerde insanın başını belaya sokar. Sokakta bir kadın olarak onlarca siyah
saçlar arasında tek başına yürüdüğünüzde, hemen ilgi odağı oluverir, daha sonra
da maganda tipler ağzı sulanırcasına sarkarak sizi “Orospulukla” yaftalıp peşinize
takılıverirler… Israrla sarkar da sarkarlar!
KKPS Memurluk sınavında genç bir kızın
başına bu kez erkekler tarafından gelmedi ama devletin yine aynı sınavla aldığı
memurlar tarafından geldi… Kızın hayalinde öğretmenlik vardı ama ona sınav
hakkı tanımadılar. Yani sınav giriş
belgesindeki resimle nüfus cüzdanındaki resmine baktılar, birde
orijinaline... Benzetemediler!
Koca bir yılıyla birlikte idealleri yok
olup gitti!
Ya şimdi?
Aklına geldikçe gözyaşları hiç
dinmeyecek!
Anımsar mısınız, Başbakan Erdoğan
gittiği mitinglerde, kızının türbanlı olması nedeniyle okuyamadığını ve bu
nedenle de Amerika’ya göndermek zorunda kaldığını söyleyerek seçmenlerine yakınarak
oy almak istemişti.
Ah şu saçlar, insanın başına her
devirde ne işler açıyor!
Kimilerine göre bir teli görünse
cehennemlik, kimine göre de açmayınca yobazlık! Şairlere göre de, şiir gibidir saçların uçuşması…
Ve yemek tabağında çıkınca, iğrenilesidir…
Kıl bu! Şekilden şekile giriyor…
Girerken de kıl olan var, olmayan var!
Kızdık sınav yetkililerine, madem
böyle durumlarla karşılaşılma olasılığı var, önceden alacaksın tedbirlerini.
Nasıl mı? DNA Testinin merkezini kuracaksın! Nasıl özel hastanelerde hastalara
bir sağ, bir de sol elle avuç içi
taramasını yaptırırlar… Ne bileyim anasını, babasını çağırın. Onlara Kuran
üstüne yemin ettirin! Ne yapıyorsanız
yapın, insanları mağdur etmeyin!
Yine KKPS sınavında Başbakan’ın miting
meydanlarında gençlere kopya verdiği iddia ediliyor. Sınavlardan önce
Partisinin Grup Toplantısında Başbakan gençlere, Falih Rıfkı ATAY’ın
“Zeytinyağı”, diğeri de Fahrettin Paşa’nın Medine Müdafaası” kitaplarını
tavsiye etmiş… Sınavda da tesadüfen, “Falih Rıfkı ATAY’ın Suriye ve kanal
cephesi direnişini anlatan eseri hangisidir?” diye sorulmuş!
Bu KKPS’nin bir yüzü. Peki diğer
yüzü? Daha önceki yıllarda 8-10 soru
Atatürk ve İlkelerinden çıkarken bu yılki sınavda Atatürk’süz bir sınav
yapılmış. Bunun üzerine de CHP Kırklareli Milletvekili Turgut DİBEK, Milli
Eğitim Bakanı Nabi AVCI’ya TBMM’nde soru önergesi vermiş.
Hayda Vekilim ne gerek vardı soru
önergesine! Ben tahmin edeyim, Bakanın
ne yanıt vereceğini; “Atatürk’ü bilmeyen gençlik mi olur? Onun için sormadık. Kim bilmez ki Atatürk ve
silah arkadaşlarının yurdumuzu istila eden emperyalist güçlerden kurtardığını
ve ardından hayata geçirdiği inkılaplarla çağdaş ülkeler seviyesine
yükseltmenin mücadelesini verdiğini, diyecekler!
Sayın Vekil Bakan ne yapsın? Ona da
emir üstten geliyor. Ondan özgürce Atatürk ilkelerine bağlı Milli Eğitimi
yöneteceğini mi zannediyorsunuz? Neden
mi, diyorsunuz? Sayın Vekil, emri veren
şu günlerde her gittiği mitingde, “Kutlu Davası” ile “İstiklal” den bahsediyor.
Hatta Atatürk’ü örnek alarak Cumhurbaşkanı olmak ve tüm yetkileri elinde
toplamak için Samsun ve ardından da Erzurum’da mitingler düzenliyor.
Ama unutulmamalı ki, bu ülkede bir
kez İstiklal mücadelesi verildi o da ülkesine saldıran emperyalistlere karşı
verilen “Kurtuluş Savaşı” ve ardından
kurulan Cumhuriyet ile cehaleti yok etme ve kalkınma mücadelesiydi…
Başardık mı?
Kocaman hayır!
Hatalar olmadı mı?
Oldu…
Şimdi?
İşte bu soruya da ben yanıt vereyim:
Atatürk ilke ve inkılaplarının altı oyulmaya çalışıldığı için ne yazık ki, KKPS’de Atatürk’ün yaptıklarını dışladılar…
Ve yavaş yavaş her alanda da dışlamaya devam ediyorlar…
Daha önce kurumlardan T.C. Tabelalarını
kaldırmadılar mı? Okullardan andımızı
yasaklamadılar mı? Birçok okulun tabelasını ve sistemlerini “İmam Hatip” adı altında değiştirmediler mi? Belediye
Başkanları bile tüm okulların İmal Hatipli olmasının gerekliliğini deklare etmedi
mi? Zamanın birinde Başbakan ne demişti:
“Bizim için demokrasi amaç değil,
araçtır”
Fazla söze gerek var mı?
AKP’nin 2002 yılından günümüze kadar
olan icraatlarını takip edenler, Başbakan Erdoğan’ın “Kutlu Davası” ile
“İstiklal ”den neyi kast edildiğinin geleceğini çok iyi bilirler…
Cumhuriyet ve Atatürk’ün İlkelerini
koruma mücadeleniz sonsuz olsun!
Ertuğrul
ERDOĞAN
Temmuz
2014/Bursa
www.erdoganlaedebiyat.com