“BİR DAKİKA” DİYECEK CILIZ BİR SES YARISI ROL
-Kalanı merhamet gereği…-
“-…Yine mi öleceğim anne… daha yeni doğdum oysa…-“
Evet
-“Yine öleceksin yavrum”, dedi
Kemikleri çıkmış elleriyle saçlarını okşayıp bebeğine;
-“Yine öleceksin yavrum
Bugün, yarın ve ondan sonraki gün
Hiç yaşamadın ki ölmeye alışıksın nasılsa…”
Gök karardı yıldızlar kaçıştı
Ve Çöktü Gazze’ye Kasvet
Medet eyle Allah’ım, medet!
Bu coğrafya huzuru bulamadan toz olacak
Ne tahta atlarına binebilecek çocuklar
Sabahtan akşam alacasına kadar yorulup
Bitkin gidecek kirli yüzleriyle annelerine
Ne anneler yorgunlukla söylenecek çocuklarına
Ellerini yüzlerini yıkarken
Ne de önlerine –insani yardım etiketli bir bisküvi belki
Bir parça kuru ekmek, taneleri olmayan buğday çorbası
Suyuna banıp …- sofra açabilecek
Filistinli çocuklar…
Ya bir misket bombasıyla yanarak
Ya bir dipçik darbesiyle
Ya uyurken başlarına yıkılan evlerinin enkazı altında ölecek
Burası Filistin
-Gözyaşı ülkesi-
İnsanları ölümle arkadaştır
-Moşe, Musa adaştır-
Ve burası silah tacirlerinin en sevdiği
Çakalların sürekli uluduğu
Kenan diyarı
Azrail’in daimi adresi –peki barışın ülkesi neresi-
Samir’in çocuklarınca ablukaya alınıp duvarlarla
Tecrit edilen özgür dünyadan
Çocukları ölüme mahkûm kılınan
Burası
Evet burası aslında dünyanın çadır tiyatrosu
Vuran haklı
Vuran masum
Vuran garip
Tek Suçlu vurulan(!) –öyle dedi sör, mister, baron, barones…-
“…kendini savunma hakkı var i z r a e l i n (!)
Uçaklarla misket bombaları atabilir sapan tutan ellere
Duvarları geçmeye çalışanları ezebilir tanklarıyla… “
…
Doğumdan bu yana…
Tek perdelik bir oyun oynanır burada
Burası Filistin…
“Bir dakika”, diyecek cılız bir ses yarısı rol
Kalanı merhamet gereği…
Orda kalacak mesele…
Suya verilecek sele
Mangalda kül bırakmayacak Müslümanlar
Vazife bu kadar…
***
“-…Yine mi öleceğim anne… daha yeni doğdum oysa…-“
“Evet”
Dedi, annesi ufka baktı öksüzler halkalandı
Ufuk-karanlıktı- çocuğunun gözlerinde yakaladığı
Ve dünyanın anlamadığı bir dille- insanca- haykırdı
“Bu bir Lanet…”
(17.11.2012 / Elazığ)
Güneri Yıldız