***…Kimliksiz Aşkların Yorgun Savaşçısı…***
Gökyüzünün
hüngür hüngür ağladığı bir gündü
İp gibi sicim
sicim döküyordu gözyaşlarını
Mazinin hazin
kareleri geçerken gözümün önünden
Çıkıverdin
karşıma resimlerden fırlar gibi…
Kalakaldık
öylece
şaşkınca buluşurken
gözler
Damarlardan akan
kan hızla yol alıp
Ölçümü yapılamayan
bir nabza ev sahipliği yapıyordu.
Biz değildik
konuşan, yüreklerimizin sesiydi
Fısıltıyla
karışan yağmur sularına artık…
Biliyor musun,
Yorgun
sevdaların yansıması var artık, deniz gözlerinde
Zincirleri kıran
hercai gönlünün
kirli ayak
izlerini de görebiliyorum yüreğinde.
Kâhin gibi
yaşanmışlıklarının kehânetlerini sayarken
Bir yandan da
hayallerinin katili
zehri kusuyor
çatlayan dudakların.
Altın sarısı
saçlarını da, kar beyazı tenini de
Soldurmuş arsız
yıllar.
Bir zamanlar şifa
umularak tutulan ellerinde nasırlarla dolmuş,
Seni dörtnala
aşka koşturan ayaklarında taşıyamaz olmuş,
yılgın bedenini
Bayram sevinci
taşıyan gülücüklerinde uğramaz olmuşlar semtine…
Görüyorum ki,
yıkılınca
yüreğinin rahlesi Kurumuş dallara benzermiş insan.
Bakma bana öyle
imrenir gibi n’olur
Yok aslında
benimde senden pek farkım
Sadece, Ne
senden önce, ne senden sonra
Yalnız kalmadım
ki ben bu bedende.
Hep beş kişi
yaşıyoruz biz aynı evde
Dört soğuk sarı
duvarım ve ben
Ben anlatırım,
onlar inleyerek dinler
Onlar anlatırlar
bende sessizce ağlarım bir köşede.
Sen;
yaşayamadıklarımın vebâli
Ve
suskunluklarımın asi hıçkırıklarıydın.
Kaderde, hayatın
bir menzilinde kesişmekte varmış bak yıllardan sonra.
gönlüm kırgın,
yüreğim yorgun
ve
kışım yakın olsa da, sen hâlâ aşkın kıblesisin
benim yolumda
kimliksiz
aşkların yorgun savaşçısı…
hoşça kal…
Şafaknur YALÇIN
Şiirme ses ve nefes olan sn.Mehmet Öksüzer beyefendiye teşekkür ve saygılarımla...