II-AHİLİK KURUMUNUN ÖZELLİKLERİ
“Hak ile Sabır dileyip bize gelen bizdendir,
Akıl ve Ahlâk ile çalışıp bizi geçen bizdendir.”
Ahi Refik Soykut

”Ahi kişi kendine istediğini, önce başkalarına isteyendir.”
Ahi Galip Demir

”Ahi kardeş demektir
Helâl lokma yemektir
Demiş servet emektir
Ahi Evran-ı Veli.”
Şemsi Yastıman

”Her sabah besmeleyle açılır dükkanımız,
Ahi Evran'dır dâhi pirimiz üstadımız.”
"Anonim"(16)
Bir delikanlıda bulunan övgüye lâyık özelliklerin bütünü ve özellikle cömertlik anlamında kullanılan fütüvvet, genelde “başkalarını nefsinden yüksek tutmaktır.”
*
XI. asırdan günümüze dek birçok ekonomik akıma rağmen, Ahilik kurumunun etkisini asırlar boyu sürdürebilmiş olması, onun temel özelliklerinin analizini gerektirir. Ahilik teşkilâtının bu bağlamda analiz edilmesi; kültürümüzün anlaşılması ve vahşi kapitalizmin küresellik maskesi altındaki yıkımına karşı direnç sağlayabilecek yeni kurumların oluşmasına ışık tutacaktır.

Ahiliğin temel görevi; mükemmel bireyler yetiştirerek, mükemmel topluluklara ulaşmak, dünyayı düzene sokma yoluna yapışmak ve bu şekilde "insanlara ve insanlığa hizmet" edebilmektir. Dünyaya düzen ve hizmet verme iddiasında olan Ahiler, görevlerini yerine getirebilmek için önce kendilerinin mükemmel olmaları gerektiğinin bilincindedirler. Ahi önce kendisine çekidüzen vermelidir ki, inandırıcı olsun, hizmet edebilsin.
Ahinin üç şeyi bağlanır, üç şeyi açılır: “Gözü haram olan şeylere, ağzı günah olan sözlere, eli zulümlere bağlanır. Kapısı konuklara, kesesi kardeşlerden ihtiyacı olanlara, sofrası bütün açlara açılır.”(17)
Bireyler mükemmel olunca, onlardan meydana gelen topluluklar da mükemmel olur. Misyon bu anlamda, bireyden topluma yükselişi ifade eder. Mükemmel bireylerden oluşan topluluklar, hem yakın hem de uzak çevrelerini kolay bir şekilde düzenleyip hizmet edebilirler.Ahilerin toplumla ilgili görevleri, fütüvvetnamelerde kısaca “Ayende ve Ravende”ye yani “gelene-geçene” hizmet biçiminde belirtilmiştir.
İbn Batuta, Ahileri tanıtıp toplumla ilgili görevlerini açıklarken; “Bunlar Anadolu'ya yerleşmiş bulunan Türkmenlerin yaşadıkları her yerde, şehir, kasaba ve köylerde bulunmaktadırlar. Memleketlerine gelen yabancıları karşılama, onlarla ilgilenme, yiyeceklerini, içeceklerini, yatacaklarını sağlama, ihtiyaçlarını giderme, onları uğursuz ve edepsizlerin ellerinden kurtarma, şu veya bu sebeple bu yaramazlara katılanları yeryüzünden temizleme gibi konularda bunların eş ve örneklerine dünyanın hiç bir yerinde rastlamak mümkün değildir” ifadelerini kullanır.(18)
Misyonları gereğince; bir şehirde hükümdar bulunmadığı takdirde, Ahilerin hükümet görevini yüklenmeleri söz konusudur. XIV.asırda Ankara’daki Ahi cumhuriyeti bu duruma örnektir.(19)
*AHİLERİN EĞİTİMİ
Toy olarak doğan insanı olgun hale getirmek için yapılan bütün faaliyetler eğitimin konusunu oluşturur. Ahi eğitim ve öğretimini incelediğimizde karşımıza genel olarak; İslâm eğitiminin prensipleri, faaliyet alanı, amacı ve araçları çıkar. Ahi kurumunun eğitimi de, İslâm eğitiminin bütünlüğü içerisinde değerlendirilmelidir. Ahi eğitimi, “bilenin bilmeyenin elinden tutması” biçiminde karşımıza çıkar.
Ahilik eğitimi; İslâm dinî esaslarına uygun olarak bireyin fikirlerinin geliştirilmesini davranış ve duygularının düzenlenmesini hedefleyen, düşüncede, söz ve eylemde, yöntem ve düzende tutarlı olan, kısaca dünya ve ahirette mutlu olmayı amaç edinen iyi insan yetiştirme sanatı olarak tanımlanabilir
Yesevi Tarikatı, Fahrettin Razi'nin tedris halkası, kayınpederi Evhad'ud-Din Kirmani’nin görüşlerini Fütüvvet anlayışı ile harmanlayarak Ahiliğin esaslarını oluşturan Ahi Evren'e göre, Ahiliğe girenlerin sanatkâr olmaları gerekir. Çünkü Ahi helal kazanmakla görevlidir. Helal kazanmanın yolu kişinin kendi emeği ile geçinebileceği bir mesleğe sahip olmasından geçer. Ayrıca, zengin olan başkasına daha çok hizmet edebilir. Ayrıca Ahi olan aynı zamanda cihat idealine de sahip olmalıdır. Çünkü, cihat Kur'an'da farz kılınmıştır.(20)
*AHİLERİN TEMEL İLKELERİ
Bireyi, fetâlıktan şeyhliğe ve yamaklıktan ustalığa giden yolda olgunlaştırmaya çalışan Ahi kurumunun mesleki ahlâk ve görgü kurallarının temel ilkeleri şunlardır(21):
- İyi huylu ve güzel ahlâklı olmak,
- İşinde ve hayatında, kin, çekememezlik ve dedikodudan kaçınmak,
- Ahdinde, sözünde ve sevgisinde vefalı olmak,
- Gözü, gönlü ve kalbi tok olmak,
- Şevkatli, merhametli, adaletli, faziletli, iffetli ve dürüst olmak,
- Cömertlik, ikram ve kerem sahibi olmak,
- Küçüklere sevgi, büyüklere karşı edepli ve saygılı olmak,
- Alçakgönüllü olmak, büyüklük ve gururdan kaçınmak,
- Ayıp ve kusurlarını örtmek, gizlemek ve affetmek,
- Hataları yüze vurmamak,
- Dost ve arkadaşlara tatlı sözlü, samimi, güleryüzle ve güvenilir olmak,
- Gelmeyene gitmek, dost ve akrabayı ziyaret etmek,
- Herkese iyilik yapmak, iyiliklerini istemek,
- Yapılan iyilik ve yardımı başa kakmamak,
- Hakka, hukuka, hak ölçüsüne riayet etmek,
- İnsanların işlerini içten, gönülden ve güleryüzle yapmak,
- Daima iyi komşulukta bulunmak, komşunun eza ve cahilliğine sabretmek,
- Yaradandan dolayı yaratıkları hoş görmek,
- Hata ve kusurları daima kendi nefsinde aramak,
- İyilerle dost olup, kötülerden uzak durmak,
- Fakirlerle dostluktan, oturup kalkmaktan şeref duymak,
- Zenginlere, zenginliğinden dolayı itibardan kaçınmak,
- Allah için sevmek, Allah için nefret etmek,
- Hak için hakkı söylemek ve hakkı söylemekten korkmamak,
- Emri altındakileri ve hizmetindekileri korumak ve gözetmek,
- Açıkta ve gizlide Allah'ın emir ve yasaklarına uymak,
- Kötü söz ve hareketlerden sakınmak,
- İçi, dışı, özü, sözü bir olmak,
- Hakkı korumak, hakka riayetle haksızlığı önlemek,
- Kötülük ve kendini bilmezliğe iyilikle karşılık vermek,
- Belâ ve kötülüklere sabır ve tahammüllü olmak,
- Müslümanlara lütufkâr ve hoş sözlü olmak,
- Düşmana düşmanın silahıyla karşılık vermek,
- İnanç ve ibadetlerinde samimi olmak,
- Fani dünyaya ait şeylerle öğünmemek, böbürlenmemek,
- Yapılan iyilik ve hayırda hakkın hoşnutluğundan başka bir şey gözetmemek,
- Âlimlerle dost olup dostlara danışmak,
- Her zaman heryerde yalnız Allah'a güvenmek
- Örf, adet ve törelere uymak,
- Sır tutmak, sırları açığa vurmamak,
- Aza kanaat, çoğa şükür ederek dağıtmak,
- Feragat ve fedekârlığı daima kendi nefsinden yapmak
Ne kadar bildik, ne kadar tanıdık ilkeler. Sadece Ahilerin değil, milletimizin özüne sinmiş kurallar… Ne yazık ki her yerde geçerli değiller!
*Dip notlar:
16-http://www.ahilik.net/
17-http://www.ahilik.gen.tr/kavram/index.html
18- İbn Batuta Seyahatnamesi’nden Seçmeler, Çev:İsmet Parmaksızoğlu, s.7-8,
Ayrıntı için bkz:25-30, MEB Yay, İstanbul-1971
19-Fuad Köprülü:Osmanlı İ.Kuruluşu, s.157, İstanbul-1981
20-http://www.ahilik.gen.tr/kavram/index.html
21-http://www.ahilik.gen.tr/kavram/index.html, - http://www.ahilik.net/
( Ahi”lik Ruhu İzmir Kemeraltı’nda Yaşıyor-2 başlıklı yazı AytenDirier tarafından 23.10.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu