Mavi sürgünler yaşıyor gönlümde,
Çaresizliğin uzamış,dağınık saçlarını örüyorum sabırla
Mutsuzluğun yaşları çörekleniyor yine gözlerime birden
Hiç çaktırmadan benden çaldığı yılları düşünüyorum…
Sinsi zamanın ağusu kaplıyor her bir zerremi
Mazinin küflü mahzeninden
Yıllanmış şaraplardan içmek istiyorum bu akşam
Anıları meze yapıp kadehlerle sunuyor
Yalnızlıkla demleniyor yine bu gece ruhum.
Alınan her nefes soluksuz,yaşamıyor
Dudaklarda o tek isim hiç unutulmuyor…
Boşalan kadehler bile bu yangını söndüremiyor
Ve
Bak işte! yine mazi şaha kalkıyor
Dolu dizgin geliyorlar üzerime üzerime
Hafifçe kısıp gözlerimi
Anlamsız tebessümümü yerleştiriyorum yüzüme
Bir zamanlar sığındığım mabedim,
İkinci ibadetim olarak anılarda kalan kareler,
Geçiyor el ele…
Gülerken bile
Gözlerin ardında saklanmış hüzünleri görüyorum o an
Sanki geleceği önceden bilen falcılar gibi…
Hüzzam şarkılar eşliğinde izlerken şahlanan küheylanı
Eller, kaldırıyor yine son kadehi geçmişe
İnce bir sızıyla kalpli yürek sesi duyuluyor
Titreyerek ve için için ağlayarak
‘’Güle güle’ derken bile, sanki “kal” diyor…
Şafaknur Yalçın