“Bir Adın Olmalı ”

Bir adın olmalı senin.. Dağlarda, bayırlarda,  kırlarda, ovalarda her yerde senin adın duyulmalı, seni çağırmalı, sesin her yeri inletmeli…

Neredesin? Kiminlesin?.. Zaman bir bir akıp geçiyor, öyle bir geçiyor ki, “sensiz uzak, sensiz hasret, sensiz öyle yalnız ki bilemezsin.” Sanki gelişinle gidişin bir oluyor gibi.. Acele etmeden, suskun, mutsuz ve umutsuz bir o kadar da cefakar.

Ne umdum ne buldum şu koca yalan dünyada. Neyi buldumsa ya kaybettim ya da kazandım. Bakan yüzler, konuşan diller, hayaller yıkık dökük olmuş birden. Hasretimi rüzgâra tutsak bıraksam da, tenim ve vücudum yalnız onlar için öylece orada kalıyor. Birden ürperirsem tek o kalıyor. Yalnızlık bir deniz gibi, sanki içindeki vapurla acısını gezdiriyor. Bahçedeki demet demet çiçekler, laleler, sümbüller, mor menekşeler boynunu büküyor, aşkın kokusundan bir taraflara savruluyorlar.

Hep sayıklıyorlar, “Senin bir adın olmalı, Adın olsa da adı Aşk olmalı” diye…

Bazen o solgun yüzünün affettiği güzelliklerle düşüyorum Aşk olan yollara. Seni düşünüp sessiz denizlerin üzerinden sana doğru koşup gelesim var. Dağlara çıkıp sevgimi, seni çok sevdiğimi haykırarak söylemek istiyorum. Aşkımızın sonuna kadar gitmesini sende istiyor musun? Beni böyle kabul ediyor musun? Sende hep sevgi ve aşk için bir şeyler istiyor musun?

Senden başkasını görmeyen bu gözler, hiçbir şeyi, hiçbir zaman hafife almıyor, birde özgürlük istiyor, özgürlükle nereye gidecekse.. Beynimizdekinin içinde o kadar hayal var ki onlar için düzenleyip göstermek gerekiyor…

Yalnız, aşksız ve sevdasız… Çaresiz, ümitsiz ve hayalsiz… Bunca yıl sensiz kalıp hayaller kurdum. Kurduğum hayallerde hep kendimi avuttum. Bazen senin rüzgârına kapılıp vaktimi geçiriyor, bir an şaşırıp kalıyordum. Yaptıklarımı, yapacaklarımı, planlarımı, hayatımın kurallarını bozuyor, günlerimin ahengini değiştiriyorsun. Sen gelince dilim tutulur, kalbim küt küt atardı. Sessiz sedasız, çaresiz ve suskun şekilde yalnız bir adam kesiliyordum. Hayata küsmüş, hayattan darbe yemiş, neyin nasıl olacağını fark etmeden ve farkında olmadan kendimi yalnızlar rıhtımına bırakmışım.

Hareketsiz, savunmasız, yalnız, yapayalnız kalıyorum. Kalabalıkları sevmiyorum. Kalabalıktaki insanlar hiçbir şeye benzemiyor, herkes kendi halinde yürüyor…  Çaresiz, Yalnız ve hareketsiz…

 

İşte bir adın olmalı senin…

Dağlar, taşlar haykırmalı, sesleri gökyüzünü ulaşmalı.“Senin bir adın olmalı, Adın olsa da adı Aşk olmalı” diye…

 

İşte hayat bu, öyle geliyor böyle geçip gidiyor…

İşte geldin, işte böyle çekip gidiyorsun…

Adın aşk olmalı, adın bahar olmalı, adın tutku, heyecan ve sevdalı olmalı…

İşte bir adın olmalı senin… Herkes söylemeli, herkes duymalı.

“Senin bir adın olmalı, Adın olsa da adı Aşk olmalı” diye…

( Bir Adın Olmalı başlıklı yazı Yalçın Sevim tarafından 5.08.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu