Delikanlım / Sana mektuplar-3

Zemheri gecenin sabaha en hareli dokunuşları ile usulcacık sokulduğu saatlerindeydi. Öylesine gizemli fersiz yıldızların hicaz bestelerinde bir karanlık şarkıydı ikimizi de ağırlayan,gece şah’ın kucağına devrilmişti ama uyuyamamıştık ikimizde. Aslında her zaman olduğu gibi o kahrolası özlemlerle nasıl da yanıp tutuşuyordu bedenlerimiz.Aramızda fersahlar,yollar,engeller ve gözlerimin önüne düşen senin o git / lerin…hani benim korkaklığımı ürkekliğimi diline doladığın.Ardından Kibele’nin kuytularına mülteci olmuş en kırmızı sevişmelerle geri geldiğin git / lerin.
İki ayrı şehirden,hatta iki ayrı ülkeden bakışabiliyor ve de selamlaşıyorduk şu aptal cam parçası madalyonun ev sahipliğinde,her sabah sayfalarda gezinirken gözlerim seni ne çok arar.Senden, tadından / tuzundan bir şiir ya da nesir bulmak adına kim bilir kaç site gezgini olurum.Bulduğumda çakılır kalırım işte böylesi “Aylardan Sen”de tıpkı şimdi mıhlandığım gibi yar. Her kelimesi cümlesi biz kokan şiirlerindeyim yine.Nasıl da demlemişsin delice bir esinti ile ve de en üryan sevişmelerimizle baş rollerde ikimiz.Yüreğinin yangınlarını,sevdamıza özlemlerini,aşkımıza dualarını ve sabrı bitap beklemelerini, yarasa bakışlarınla sürgün ettiğin gecelerinde ki Kibele’ni, sayfanda göz yaşlarımla zifaf kaçkını bir gelin mahcubiyetinde okuyorum.Hep ben... her dizende kokum,saçlarım,gözlerim sana tutkun yüreğim ama bir türlü kavuşamayan iki beden sen / ben.
-Avuçlarımın tersiyle sildiğim gözyaşlarımın ardından bir daha okudum her defasında sana artarak büyüttüğüm gelmeler biriktirdim,her defasında kollarının sıcaklığında mum gibi erimeler getirdim.Öptüm fotoğrafından defalarca, hiç duymadın ama inanıyorum ki hissettin, keşke duy/saydın…ateş basmaları dolanıp dururken o heybetli gövdenin rehini bu minicik bedenimde ve ben sanki ömrümün son nefesinde o nefes ki/nefesinde…
-Parmaklarım gitti geldi telefonun tuşlarına,söylenip durdum kendime haydi şimdi ara,durma ara ve hiç bırakma ahizeyi ellerinden.Ne olur sanki değsin sesin sesine.Zikir edercesine bir nefes gibi çeksin seni içine.Kal ebedi ibadetgahında öylece mesude. Yoo yapamazdım en azından bir süre daha.İmkansız bu birlikteliğin yaşanamayacağı barizken yeniden hülyalara kapılmak neden ? Daha önceleri kaç kez med-cezirlerden dönmedik mi ? O halde sil baştan buna asla gücüm kalmamıştı amma sevgin/sana olan engellenemez öyle farklı ki özlemim, heyecanlı beklemelerim her kapıda sen görmelerim de önlenemez bir haldi.
-Geçenlerde yeni numaranı bırakmış “seni çok özledim” ara demişsin, okudum notunu hem de kaç defalar. Aslında yazmak istedim ve hatta tuşlara dokundu parmaklarım sonrasında yarınsız bir aşk diye geçirdim içimden yarınsız yutkunmalarla ben offf dönmeceyim yine başım gövdem de değil. Ben başıma buyruk değilim.

Her beklemelerimde daha çok sen gitmelerdesin yarr
Daha çok sen biriktiriyorum Kibele’nin kuytu sokaklarında
O halde sende kalsın gecem/sana topladığım çiy sevişmelerle
O halde sende kalsın sevişmelerim sana bıraktığım kırmızı dünlerle

Tanrım nasıl sevmek bu ?

-Kibele mabedini ona ibadetgah edindirdim,bedenim,ruhum,kalbimle
Kibele tapınağında yalnız onunla bin ateş / bin alev sarmalı günahlara girdim.Gecelerin en çılgın,en çıplak,en bakir biz kokan günahları ile sevişmelerimiz bile asli sevaptı…...
( Kibele'nin / Aşk'a Dair Günceleri başlıklı yazı Atiye DANIŞ tarafından 24.10.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu