Iğdır’ın sevilen kalemlerinden ve aynı zamanda Altın Kalemler Antolojimizden dolayı da yakinen tanışma olanağı şansına sahip olduğum bir şairemiz… Şiir ve edebiyat üzerine muhabbet etmeye başladıktan sonra hem öğreniyor hem içinizi dökmüş oluyorsunuz. İki çocuk annesi olan Fatma Bacara Hanım, Fethiye 2. Noteri olarak görev yapıyor ve edebiyat aşkı gözlerine öyle bir yansımış ki bu ışıkla önünüzü daha iyi görebiliyor ve yazma aşkınıza bir kat daha güç geliyor. Onunla sohbet etme bulamamış dostlarımız için neler konuştuğumuzu da paylaşmak istedim. Bu sadece bir bölümü, onu da bilmenizi isterim.

 

              Değerli adaşım, Fatma Hanım, öncelikle merhaba diyelim size. Vakit ayırdığınız için teşekkür ederek şiire ilginizin nasıl başladığını sormak istiyorum.

 

             Sevgili Fatma Hanım, böylesi güzel bir söyleşiyi sizinle yapmaktan gerçekten mutluyum. Konu şiir olunca ve karşımızdaki  de sizin gibi yüreği güzel, samimi bir dost olunca sohbet de keyifli oluyor. Bu keyfe beni de kattığınız için öncelikle teşekkür ederim.

             Düşünüyorum da şiir hayatımda sanki hep vardı. İlkokuldan itibaren ilgilendiğimi hatırlıyorum. İlk şiirlerimi ilkokulda yazmıştım. Gerçek bir şiir yazmak bana fakültede nasip oldu. Şiir yazmak bir duygu işidir. Duygularınızın yoğunluğu her insanda farklı şekilde ortaya çıkar bende ise şiir şeklinde  kendini buldu. Şiir sessizce yaşantıma dâhil oldu ve beni hiç bırakmadı. Şiirle geçen hayatım hala devam etmekte ve nerde nasıl bilemem her hangi bir zamanda gelip beni bulmaktadır.

 

Her şairimize sorduğum bir sorudur, sizin de fikrinizi alalım. Şiir, ilhama çalışma eklemek gerektiren bir uğraş. Siz ne dersiniz? İlham mı çalışma mı, ikisi de mi, yoksa daha mı fazlası?

 

       Şiir, ilham mı? Çalışma mı? Her ikisi de, belki daha da fazlası. Var olan her şeyin baş döndüren serüveni. İnsanın kimyası. Bir üstadın dediği gibi; şiirin ilk mısrası Tanrı vergisidir sonrası, senindir. Kimi şiirde, yürekten dökülen dizelere belki ufak bir dokunuş yaparsınız, kimi şiirde elbette çalışmak gereklidir. Düzeltmek ve o şiiri kulağa hoş gelecek şekilde düzenlemek mümkündür. Anlatılma istenen bir durumun  veya nesnenin veya duygunun farklı bir açıdan gösterilmesidir şiir. Bunu nasıl ne açıdan gösterirsiniz size kalmıştır.

Her şiiri beğenir misiniz? Sizce şiirin olmazsa olmazları nelerdir?

 

         Şiir, okumayı çok severim ancak okuduğum her şiiri de beğendiğim söylenemez. Şiirde fazla karmaşayı kafa karışıklığını sevmiyorum. Uzun ağdalı sözcükler, anlamsız dizelerden hoşlanmıyorum. Ancak yazanlara saygım var. Ben ise şiirde duruluktan yanayım Şiir su gibi akmalı, okuyucu şiire başladığında kapılıp gitmeli, yüzüne minik bir gülücük konmalı  veya o hüzün gözlerine inmeli.

Şiirin olmazsa olmazları  her şaire veya kişiye göre farklıdır sanırım. Bu konuda çok iyi şairlerimiz duayenlerimiz varken söyleyeceklerim ne derce doğru olur bilmiyorum ancak naçizane kanaatim, Şiirde, duygunun varlığı, yazınsal bütünlük ve okuyucuya verdiği keyiftir.

 

Haklısınız, bazı şiirler okurken zevk veriyor bazıları da okura tabiri caizse işkence ediyor. Fatma Bacara’nın okumaktan hoşlandığı şairler kimdir diye sorsam?

Şiirlerini okumaktan keyif aldığım sürece  her türlü şiiri okurum. Ancak Orhan VeliKanık, Nazım Hikmet, Ahmet Arif, Hasan Hüseyin, Sezai Karakoç, Can Yücel, Ataol Behramoğlu gibi şairlerin şiirlerinden hoşlanmamak mümkün değil.

 

Hem iş yoğunluğu, hem çocuklar ve vazgeçilmez bir edebiyat aşkı. Zamanın size yetmediğini biliyorum. Bana “Boş zaman” dendiğinde “o da nedir?” diye etrafıma bakıyorum. Peki, siz nasıl bir plan program izliyorsunuz?

 

Ben de sizin gibi anladım ki boş zaman diye bir kavram yok. Zaman gerçekten bana yetmiyor. İş, ev, yemek, çocuklar derken gün bitiyor. Evde düzeni tertibi seven biri olarak ayrıca bir zaman harcıyorum. Pratik yollarla kendime yazabilecek zamanlar ayırıyorum. Daha çok geceleri  yazıyorum. Bir kısım toplantılara, günlere, eğlencelere katılmayarak bu zamanları yazarak değerlendiriyorum. Daha seçici ve programlı davranıyorum. Kısaca gönül isterse her şeyin yapılabileceğine inanıyorum. Yeter ki isteyin, her şeye zaman bulabilirsiniz. Planlı olmakta da fayda görüyorum.

 

Size sonuna kadar katılıyorum. Fatma Hanım, kitaplarınıza okurlarınızdan gelen tepkiler nasıl oldu? Yeni kitap hazırlıkları var mı?

Okuyucuların tepkileri çok mutluluk vericiydi. Olumlu ve yapıcı eleştirileriyle bana umut verdiler, yön verdiler. Bu konuda herkese çok teşekkür ediyorum. Övgüleri beni onurlandırdı. Hatta yeni öyküler yazmakta teşvik etti diyebilirim. Bu nedenle yazmaya devam ettim ve yeni kitabımız Allah izin verirse yakında çıkacak. Ekim sonu olarak bir tarih verebilirim. Bu sevinci de birlikte paylaşacağız.

 

İnşallah… Peki, “Şair çok şiir yok” sözüne katılıyor musunuz? Niçin?

 

Aslında şiir çok, ama şair olmak zor, desek daha doğru olacak. Çok iyi şairlerimiz olduğu gibi çok güzel şiirlerimiz de var. Ama ne yazık ki  birçoğu tanınmıyor.

 

Fatma Bacara Çağlayan çevresinde nasıl tanınır?

 

Çevremden duyduğum kadarıyla, samimi, güler yüzlü, doğal, çalışkan yardımsever biri olduğum söylenir. Artık  ne derece cadı olduğum hakkında tam bir bilgim de yok.  (Gülüyor) Onu çevreme sormam lazım.

 

İyi şiir yazanların iyi roman yazacakları söylenir. Henüz yayınlamadığınız romanlarınız hakkında bilgi alabilir miyiz?

 

Bilemiyorum ancak şiir yazmayan çok iyi romancılarımız var. Roman yazmak çok farklı bir olay iyi bir gözlem ve ayrıntıların analizi ve daha birçok özelliğin yanında  yeterli bir zaman gerekiyor. Umarım bu söylem doğru çıkar, ben de iyi bir roman yazarım. Henüz yayınlanmamış romanımı öyküleri yazmaktan bitiremiyorum. Öyküler hep romanın önüne geçiyor. Öyküleri şımarık çocuklara benzetiyorum. Sürekli onlarla ilgilenmemi istiyor gibiler. Ama kararlıyım yazmakta olduğum romanı bu yıl bitireceğim. Bu roman, Uzun soluklu bir sevda hikâyesini anlatır.

 

Örnek aldığınız, size yardımcı olan şair dostlarınız oldu mu? Eleştirilere açık mısınızdır?

 

            Meşakkatli ve bir o kadar güzel bir yola çıkıyorsanız, bu yolda size yön veren insanlarla mutlaka karşılaşırsınız. Bana da bu yolda destek olan her dosta binlerce teşekkür ediyorum. Özellikle Aydan Yalçın Hanım, hem iyi bir şair olduğu kadar iyi bir dost olduğunu da kanıtlayarak yardımlarını esirgememiştir. Yine Sayın büyüğümnoter İbrahim Taşdemir iyi bir şairdir ve birçok şiiri bestelenmiştir. Yine şu an aklıma gelmeyen daha nice çok iyi şair dostların desteği bizimleydi.

        Elbette eleştirilere açık olmalıyız. Eleştirilere açık olmamak kendini gelişmelerin ötesine itmektir. Maksatlı olmadığı sürece iyi niyetli, yapıcı her türlü eleştiri bizleri biraz daha iyiye ve daha güzeli yazmaya götürecektir. Hatalarımızı görmemize yardımcı olacaktır.

 

Sosyal paylaşım sitelerinde yayınlanan şiirlerin okunduğuna, okunup doğru yorumlarla fayda sağladığına inanıyor musunuz?

 

       Sosyal Paylaşım Siteleri aracılığıyla şiirlerini paylaşan şairler olabilir. Doğal buluyorum. Beğeni kişiye göre değişir. Okunup okunmadıkları artık okuyucuya aittir. Şiirini tamamı da okunabildiği gibi bir iki mısrasını da okuyanlar vardır veya okumadan geçenlerde. Bu konudaki yorumlar ne derece sağlıklı olur bilemiyorum. Ama şayet kişi istiyorsa neden olmasın. Belki birçok kişinin görmesine ve o şiiri okunmasına fırsat verilmiş olur. Sonuçta maksat şiirin paylaşılmasıdır.

 

Olmazsa olmazımız eğitim hakkında görüşleriniz nelerdir?

 

       Sizin bir eğitici olduğunuzu düşünürsek böyle bir soruyu beklemeliydim. Özellikle minicik yeni nesillere öğretici ve eğitici kitaplar hazırlayan iyi bir öğretmen olduğunuzu bildiğimden sanırım doğru bir soruyla karşılaştım. Eğitim, bana göre, insanlığın insan olma koşuludur. Geleceğin mimarıdır. Burada söz konusu olan öğretim değil eğitimdir. Gelecek nesilleri yetiştirmek sağlıklı bireyler yoluyla sağlıklı toplumlar oluşturmaktır. Toplumun temel taşıdır. Her alanda ve her yaşta eğitimin gerçekleştirilmesinden yanayım. Eğitimini alamadığımız en ufak bir aleti bile çalıştıramadığımızı düşünürsek. Bunun en büyük boyutu eğitimsiz insanlardan oluşan ulusların, gerek siyasal gerek ekonomik gerekse sosyal alanlarda diğer ulusların güdümünde kalacağı aşikârdır bu nedenle. Aileden başlamak üzere eğitime çok önem vermeli ve bu hususta her türlü çabayı göstermeliyiz. Çağın gereklerine uygun, modern donanımlı iyi yetiştirilmiş eğitmenlerle sonuçlara ulaşırız. Unutulmamalı ki gelecekte sağlıklı eğitimli toplumlar başarı kazanacaktır. Eğitim gibi derin ve geniş bir konuyu birkaç cümleyle anlatmaya çalışmak gerçekten zor. Söylenmesi ve yapılması gereken çok şey var.

Bestelenmiş ve çok beğeni alan bir şiiriniz var. Sizce niçin bu kadar beğenildi? Sözlerin derin anlamına yorumlayan gurubun güzel sesi eklendiği için mi yoksa dinlendirdiği için mi?

 

         Sayın Savaş Öztürk beyefendi tarafından bestelenen ve değerli eşleri sevgi Öztürk’le birlikte seslendirdikleri  “Gitti” isimli parçanın sözlerini ben hazırladım. “Gitti” isimli şiirimiz  duygu yüklü ve hüzünlü  bir anlatım taşır. Bestesi de aynı duyguyu yansıtır. Güzel bir beste ile şiire anlam katan ve o güzel sesleriyle can veren Sevgi-Savaş Öztürk çiftine binlerce teşekkür ediyorum. Dinleyicilerden çok iyi tepkiler aldı ve sevildi. Söz ile beste birbirine yakıştı ve ortaya güzel bir müzik çıktı.

 

 Gitti

  

Poyraz esintisi alıngandır

Bugün dokunmadan geçti gitti

Oysa bir çift sözüm vardı

O yare selamımı  almadan gitti

 

O ne deli bir rüzgârdı

Ne hızını bildi ne yolunu çizdi

Saçların kokusu sinmiş kollarıma

Sana sevdamı sormadan gitti.

 

Aşk hasret sürür ya  peşinden

Bir kelebek ömrü gerisinden

Bir mecnun bir âşık değilmiş gibi

Aklıma, bedenime dokunmadan gitti

 

Varsa sevgiden ötesi yalandır

Dosta sorsan ne giden ne kalandır

Âşıktır elbet bir bildiği vardır

Bir yol kapıma varmadan gitti.

 

Okurlarımız ile bir şiirinizi paylaşmak istersek hangisine müsaade edersiniz?

 

Paylaşmak istediğim birkaç şiirim var ancak   Iğdır’dan uzakta, gurbette olmamdan dolayı  “Memleket Ayrılığı ”şiirini paylaşalım dilerseniz.

 

 

Benim memleketim

Başkalarının uzak gurbetiydi

Ve benim gurbet dediğim yer

Başkalarının memleketiydi

 

Gün batımı diyarları

Gözlerin karasında saklı hüzün mezarlığıdır

Acıların kızıl merhemine sarılıdır

Ne gözyaşı çözer, ne yumuşatır

Gözyaşı ki çaresizliğin öteki adıdır.

 

Otobüslerin karşı kaldırımı

Ne tarafa düşer

Ya gurbeti bitirir

Ya gurbete vardırır

Sabır ağır bir su gibi geçer

Zaman tünelinde bir asır kalır

 

Yol uzar gider

Bezirgân miskinliği yükünde ağırlaşır

Bunun adı memleket ayrılığıdır.    

Altın Kalemler Antolojimizi hazırlarken her okuduğumda beni duygulandıran bir şiirdi bu. Yüreğinize sağlık Fatma Hanım.                

 

Beni hem evinizde hem de köşeniz de konuk ettiniz. Gönlünüzün bolluğu güler yüzünüz, insanlığınız dünyalara değer. Her şey için teşekkür ederim. Eserlerinizi beğeniyle okuyorum. Ben de size yazım hayatında başarılar dilerim. Yeni eserlerinizi bekliyoruz.

 

 

Güzel övgüleriniz için ve edebiyat adına çabalarınız için tebrik ediyorum, vakit ayırdığınız için teşekkür ederim.

 

Konuk ettiğiniz için ben teşekkür ederim.

( Hukukçu-şaire Fatma Bacara Çağlayan İle Şiire Dair… başlıklı yazı F.Ç.Kabadayı tarafından 20.09.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu