“Merhaba, sizi nerden tanıyorum?” diye sordum.
“Bilmiyorum, ben de sizi tanıyorum. Ben Ali Şahin.”
“Aaaa… İnanmıyorum. Ben Fatma Çetin Kabadayı”
“Ben de inanmıyorum! Nerden nereye…”
Aslında ilk kez orada görmek nasip olsa da kendisini yıllar öncesinden tanırım, siz deyin beş ben deyim on yıl. Sosyal medya henüz bu kadar faal değilken şiirlerini radyo programlarımda okuduğum yıllarda da kaleminin gücüne hayranlığım büyüktü. “Ne güzel yazıyor,” derdim, halen de düşüncelerimde kararlıyım.
Girişten de anlaşılacağı üzere bu hafta kıymetli şairimiz Ali Şahin’i sizlere de tanıtmak istedim. Şair Ali Şahin 1966 yılında Kahraman Maraş’ın Elbistan ilçesine bağlı İğde kasabasında dünyaya geldi. İlkokulu İğde kasabasında ancak 3.cü sınıfa kadar okuyabildi. Gerek maddi gerek manevi imkânsızlıktan dolayı çok sevdiği okulunu yarıda bırakmak zorunda kaldı. Ama okuma aşkından hiç vaz geçmedi. 12 yaşında şehirler arası otobüs firmasında muavin olarak çalışmaya başladı. Tam on bir yıl çalıştığı bu firma sayesinde Türkiye’nin birçok yerini görme fırsatı buldu.1990 yılında kendi kasabasından Semra Hanımla evlendi. Aynı yıl evlilik yolu ile Almanya’ya gitti. Bu evlilikten Uğur, Ebru, Eda isimli 3 çocukları dünyaya geldi. Halen Almanya'daki bir metal fabrikasında 25 yılı aşkın torna ustası olarak çalışmaktadır.
Samimi bir söyleşi için hazırsanız onun sorularıma geçeyim.
-Ali Hocam, öncelikle vakit ayırdığın için teşekkür ediyorum. Hoş geldiniz. Şiirlerinize hayran biri olarak önce şiiri size kim sevdirdi onu öğrenmek istiyorum.
Hoş bulduk Fatma Hocam. Şiiri çocukluk yıllarımda çekmiş olduğum zor şartlar sevdirdi diyebilirim. Örneğin daha on yaşımdayken kendi kendime türküler söylerdim. Hiç bir yere yazmadan ve kayda almadan kendi sözlerimi türküye çevirmeye çalışırdım. Çocukluk yıllarımdaki bu yeteneğimi on yedi yaşlarında keşfettim. Yazdıklarımı defterlerime kayıt almaya başladım yani içimdeki yazma ve şiiri sevme aşkı yüreğimden hiç gitmedi. Şiiri her zaman sevdim ömrüm oldukça da seveceğim.
-İlk şiirleriniz ile şimdikiler arasında oldukça farklılık vardır elbette. Siz bu kıyaslamayı yaparken kendinize karşı dürüst olabiliyor musunuz?
Evet kendime karşı hep dürüst olmaya çalışıyorum. İlk şiirlerimde ölçü falan yoktu. Serbest deyip dilime nasıl gelirse öyle yazıyordum. Üç tane yüzer sayfalık defter doldurmuştum. Redifli, uyumsuz, ayaksız, duraksız… Şimdi o şiirler benim için bir hazine oldu. Zaman buldukça o şiirlerin konusunu ve içeriğini kullanıp hece şiirleri çıkarıyorum. Hepsi harika bir şiir oluyor ve eski yazdıklarımın bir kelimesini değiştiremiyorum değiştirmem de. Eski şiirlerim benim nasıl geliştiğimi gösteriyor, bir yandan o da bana ayrı bir gurur veriyor. Bu konularda kendimi kandırmanın anlamının olamadığını düşünüyorum.
-Benim de eski şiirlerim duruyor fakat sizin gibi okuyunca gurur duymuyorum. Gülmekten karnıma ağrılar giriyor tabiri caizse. Aynı dediğiniz gibi redifli, serbest, ölçüsüz… Neyse konuyu dağıtmayayım. Ali Hocam, şiir kitabınız var mı? Bilgi verebilir misiniz?
Binden fazla şiirim olmasına rağmen ilk kitabım 2018 yılının Eylül ayında “Mevsimler geriye döner” ismiyle cinius yayınlarından çıktı. Kitap 263 sayfadan oluşmakta. Bu ilk kitabımda şiirin her türüne yer verilmiştir ve 2019 Ocak ayının otuzunda aynı yayın eviyle “Bekliyorum Akşamüstü” isimli şiir kitabımın anlaşmasını imzaladım. Şu anda basım aşamasında olan kitabım 250 şiirle yine 263 sayfalık bir kitap olacak.
-Ne kadar güzel… Sayfa sayısının aynı olması hece ustası olmanızdan kaynaklanıyor olsa gerek. Şimdiden hayırlara vesile olsun, bol okurlu olsun demek istiyorum. Beğendiğiniz, örnek aldığınız kalem erbapları kimlerdir? Niçin?
Bu sorunuza hiç düşünmeden cevap vereceğim. Herkesin farklı bir şiir anlayışı var tabi ama benim örnek aldığım ve beğendiğim şair Abdurrahim Karakoç. Bunun sebebi memleketlim olması ve çocukluk yıllarımda kendisini oturduğu köyde görüp tanımış olmam galiba. Gönlüm de ki hayranlık yıllar öncesine dayanır.
-Aileniz şiir tutkunuza karşı destek oluyor mu?
Geçtiğimiz 2018 yılına kadar ailemden ve bir yakınımdan herhangi bir destek almadım, destek olmadılar. Kitabım çıktıktan sonra eşimin ve çocuklarımın desteğini almaya başladım. Bu vesile ile buradan eşime ve çocuklarıma teşekkür ediyorum.
Belki de ciddi olduğunuzu onlar da kitabınız çıkınca anlamışlardır. Peki, çevrenizden nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Çevremde ki yakınlarım akrabalarımın yüzde doksan dokuzundan iyi veya kötü hiç bir tepki alamıyorum. Sebep nedir bilemiyorum ama yedi kat yabancılardan çok güzel tebrikler alıyorum hatta bir kitabıma yüzlerce Euro para verip alanlar dahi oluyor. Birçok yakınlarımdan bir hayırlı olsun sözünü dahi duyamadım. Kitabımı eline dahi almayan yakınlarım oldu. Bunların hepsini biliyorum zaten benim bir sözüm vardır: Şairler kendi çevresinde yalnız insanlardır, yaşam sevgisini ellerden alırlar.
-Sizce edebiyatımızda eksik olan nedir?
Yeni nesil çok parlak değil bence sayın hocam. Eskilerle de nereye kadar gider bilemem. Bir bilinmezlik var. Yani toplumumuzda düşünen, okuyan, üreten çok az o nedenle edebiyatımızı sıkıntılı görüyorum.
Nelerin düzeltilmesi gerekir?
Yeni neslin geriye dönük örf adet geleneklere önem vermesiyle ve bu konuda Halk âşıklarını, halk ozanlarını, halk şairlerini önemsemesi gerek diye düşünüyorum.
-Ali Hocam, ilhama inanır mısınız yoksa her ortamda şiir yazabilen bir şair misiniz?
Evet, ilhama inanırım ama şiir yazarken ilk önce konuya bakarım. Eğer konuyu sevdiysem ilham kendiliğinden gelir. Bence ilham, yazılan konuyla ilintili bir konuyu çok isteyerek ve severek yazmak ilhamı çağırmak demektir.
-Bu konuda size katılamayacağım. İlham gelmezse yazamayanlardanım. Almanya’da şiir toplantılarına, şenliklere katılıyor musunuz?
Evet, şiir etkinliklerine katılıyorum yalnız Almanya’da şiir etkinlikleri sıkça düzenlenmiyor. Küçük çapta etkinlikler oluyor. Onlara da katılmaya çalışıyorum.
Üç yıl önce Edebiyat Günleri adıyla başlayan bir şiir etkinliğine yılda beş altı kez katılma imkânı buluyorum.
Bu etkinliklerin şairi destekleyici, teşvik edici olduğuna inanıyor musunuz?
Kesinlikle… Bu tür etkinliklerin şairin toplumla iletişimi açısından çok faydalı olduğunu düşünüyorum ve şaire ayrı bir heyecan verdiği kanısındayım.
-Şiir kitapları satmıyor diyorlar ama ben katılmıyorum. Fuarlarda şair arkadaşların şiir kitaplarının da belli bir okur kitlesi olduğunu görüyorum. Siz bu hususta neler söyleyeceksiniz?
Aynen bende katılmıyorum. Neden satmasın, sebep ne anlamış değilim. Yayınevlerinin şiir kitaplarına haksızlık yaptıkları kanısındayım. Neden mi haksızlık yapıyorlar, açıklayım: bir yayın evine müracaatta daha işin başında “şiir kitapları satmaz” diyorlar. Kitap satış evlerinde raflara alınacak şiir kitaplarını basmaktan geri duruyorlar. Halkımızda işte böyle bir algı oluşmuş. Aslında öyle şiirlerimiz var ki bunlar hikâyeleriyle birlikte basıldığı zaman bir roman kadar etkili bir kitap çıkacağını söyleyebilirim.
-Kesinlikle haklısınız. Hikâyesiz dahi olsa her satırında insanı dinlendiren, düşündüren, bin bir anlam yüklenen öyle güzel şiirler var ki. Belki de yayınevleri de haklı. Önüne gelen ben şairim diye dosya götürüyor. Halen alt alta yazdıkları cümlelerin şiir olduğunu sananlar var. Sizce bir şiirin şiir kabul edilebilmesi, gelecek nesillere kalabilmesi için sizce hangi özellikleri barındırması gerekir?
Serbest şiirler hakkında bir şey diyemem ama hece şiirlerinde önce mutlaka düzgün bir Türkçe dil kullanılması gerekiyor. Bir şiirin şiir kabul edilmesi için ayakları, uyakları, hece sayısı eksiksiz yazılıp bir de şairin mahlası kullanılması durumunda o bir şiir kabul edilir. Şiirlerin geleceğe taşınması için halk dili kullanmak gerekiyor.
-Geleceği dair planlarınız nelerdir?
Ömrüm oldukça yazmaya devam edeceğim ve 2018 tarihinden itibaren her yıl bir kitap çıkarmayı arzuluyorum. Bunun için alt yapım var; iki roman olmak üzere sekiz on şiir kitabım hazır.
-Bu çok güzel bir haber. Dilerim gerçekleştirmek nasip olur. Peki, şiirlerinizi okumak isteyenler nerelerden ulaşabilir?
Şiirlerimi okumak isteyenler başta edebiyatevi şiir sitesinde veya internette Ali Şahin Azizoğlu şiirleri yazarak birçok şiir sitesinde bulabilirler.
-Okurlarımızla bir şiirinizi paylaşmanızı rica etsek hangisine müsaade edersiniz?
Yar diyemedim isimli şiirimi paylaşalım dilerseniz;
Aşkın ile yandım ağlar gözlerim
Gelde bir teselli ver diyemedim
Bunca yıl her zaman seni özlerim
Hasretini çekmek zor diyemedim
Açtım kollarımı sarmaya hazır
Sevgimle kalbine girmeye hazır
Uğrunda canımı vermeye hazır
Eyledimde sana yar diyemedim
Sensiz geceleri çöküyor hüzün
Yıllar oldu birkez görmedim yüzün
Baharı unuttum her ayım güzün
Yüreğim ateşten kor diyemedim
Yolunu beklerim kalpten susarak
Gönlüme gam keder gelir eserek
Buğlu gözlerime mendil basarak
Ağlarken halimi gör diyemedim
Seni sevdiğimi dedim kuşlara
Hayalin kurarak daldım düşlere
Özlemin başımı vurdu taşlara
Kanayan yaramı sar diyemedim
Şahin der kadere boyun bükerim
Ömür boşa gider hasret çekerim
Hergün göz yaşımı nehre dökerim
Hüzünlü yüreğim var diyemedim.
-Vakit ayırdığınız için teşekkür ediyor, başarılarınızın devamını diliyorum.
Ben de size bu samimi söyleşi için teşekkür ediyorum Fatma Hocam. Okurlarımıza da selam ve saygılar sunuyorum.