ERİME NOKTASI
Labirentler ortasında…
Sabra bürünmüş Eyyubi hüznü ile
Ağlayan gözler ki ağladıkça gül oldu
Fuzuli bir mısranın terennümü bitmeden
Sahranın ortasından çıplak ayaklarıyla
Kâh Mecnun, kâh Leyla bir bir gelip kül oldu
Tutuşan kelimelere inat
Sıkışan hançeremdeki sesim eriyor
Sararan sayfaların arasında ararken kendimi…
Yahut kangrene dönüşen eskinin masallarını dinlerken
Garip ruhuma dokunan esrik cinlerden
Havf ve reca sarmalında…
Makas misali açılan ellerle
Bulut bulut göğe uzanan
aminlerden
Sordum soruşturdum
İlmek ilmek günahlarla,vehim eriyor.
Akla ziyan bir hayatın girdabında…
İntihara meyyal gülüşlerin köşe
bucak kol gezdiği
Dalgınlıklar şehrinde, feryat
gibi ah gibi
Şizofren bir bakış sonrası
Bir infial anında gözümü
kırpmadan,taammüden
Aksimi aynada vurduğum silah gibi
Kaderin harıyla, kederin
potasında
Elif, lam ,adımın ilk harfi mim eriyor
Muhammed Mehmet GÜL