Klavyemdeki s harfi bozuk olmasına rağmen.
Salak olmayan, en zor dizelerle bezenmeyen düşler,
Katiyen yazılmıyor anlatılacak şeyler.
İyi gecelerde karşında duran biliyorum yalvarışları,
Sempatik olmaya çalıştığım her an,
Ve,
Sigara dumanına hapsolmuş soluk borum,
Göz bebeklerime vuran en kısa mısralar misali.
Kuru ekmeklerle donatılmış çöplüğün tam ortasında,
Yazarken sana bu mektubu.
“Edebiyat dostumuzdur, şiir kendimiz”.
Mısrasını yazıyor çatlak bileğim.
Kahvaltıma eşlik eden kalemimle birlikte.
Nedense o çöplüğün tam ortasında,
Kapalı sözlerle konuşamıyorum neyse ki,
Mescidi Aksa’nın sütunları kadar gerçeğim
Evimiz ise her zamanki bahar rüzgarlarıyla şenleniyor.
Sadece çürümüş tavan tahtalarına destek lazım.
Buzağının içtiği sütten yapılmış.
Bir mısra bile yaşamadan ölüp giden kelebekler,
Sadece onlar yazmaz bana aklındakilerini.
Yoksa tırtıl olamadın mı?...
En iyisi ben sonra yine geleyim.
Biraz zoruma gittide.
Sevgili şiir gelini,
Görüşmek üzere…