Dağlardan inerken, yollara revan,
Yemyeşil İzmit’i, görmen gerekir,
Duygular ansızın, ederken tavan,
İzmit’te vuslata, ermen gerekir.
Sarar hilal gibi, Körfez Derince,
Kartepe kar olur, hep ince ince,
Gölcüğü bir görsen, bahar inince,
Seka’da bir nefes, durman gerekir.
Süslenir ağaçlar, çiçekler güller,
Laleyi şefkatle, besliyor eller,
Nağmeler şarkılar, söylerken diller,
Sevinci kederle, karman gerekir.
Kimlere yurt oldu, asırlar boyu,
Güzelim Gebze’miz, sanayi beyi,
Darıca’yı desem, hayvanlar koyu,
Yolları nereden, sorman gerekir.
Bir yan Karadeniz, Marmara bir yan
Pişmaniye ye de, ciğerden bir yan,
Tarihi çok namlı, gamlanır duyan,
Saat kulesine, varman gerekir.
Marmara bölgesi, parlayan gülü
Doldurur her yeri, köylü usulü,
Kandıra üretir, türlü mahsulü
Çarşıyı pazarı, görmen gerekir.
Çene suyunu bil, ne serin akar
İçenler yüzüne, tebessüm takar
Dağları bereket, mis gibi kokar
Hepsine az akıl, yorman gerekir.
Âdem misafirin, her fani gibi,
Gölcükte ağladı, denizin dibi,
Bari sizler sarın, bahtsız garibi,
Kanayan yarayı, sarman gerekir.
Gitmeden bir selam, vermen gerekir.
Âdem Efiloğlu