Kaptan konuşuyordu:
- Beni merak etme
sen! Bomba gibiyim biliyor musun? Pimimi çek de patlat beni. Paramparça et beni,
yerle bir... Nem kaldı?
Bir dağ nasıl devrilir, görsün alem. Bir çınar nasıl
yıkılır, şahit olsun elalem. Bir adam nasıl ölür, görsün madem. Halim badem mi
badem! Böyledir aşkta her kadem!
Bir infilak anı...
Helak anı...
- Yaşıyorum
mu sanıyorsun, gülerim aklına! Gülüyorum mu zannediyorsun, asla! Daha ne
diyeyim sana! Gidişin bu denli şiddetli mi olacaktı. diye sayıklıyordu. Hayalinde onunla konuşuyordu sanki. Papatya
cevap veriyordu hayal meyal:
- Sen git
ben sevmeme devam ederim demiştin! Noldu?
Bunu bir kapak olarak kabul etti Kaptan, canı daha da
acıdı.
-Yapabilirim
diye düşünmüştüm ama yapamıyorum işte! İtiraf kabul et. Affet beni! Sözüm yok
içimdekileri aşikar etmeye aşkımı ilan etmeye mecalim yok. Sana bakacak yüzüm
de yok. Özüm ayrılık dolu!
Papatya:
- Senin
tercihindi bu!
Kaptan doğrulmaya çalıştı oturduğu yerden.
-Git
hayal, sen gerçek değilsin!
- Sen öyle
san, dedi Papatya'nın hayali. Göründü ve
kayboldu hemen.
- Beni
mutlu mu biliyorsun? Asla olmayacağım bu sana sözüm olsun. İyiden kötüyüm çokça, kötüden beterim. Adresim hüzün mahallesi yalnızlık
sokağı kimsesizler apartmanı...
Kaptan uyumaya çalıştı yapamadı. Kitap okumak istedi
olmadı. Gezmek istedi kalkamadı.
- Bir köşedeyim
yine, dipte , üzülüp üzülüp sızıyorum. Gören sarhoş sanıyor, gülüyorum. Kadehimde
gözyaşın var, günahımda payın var. Senin şerefine diyorum bu ayrılık, cana
yarasın diyorum.
Kalp şarjörüne hüzün doldurmuştu.
Sıksa hüzün sıkacaktı.
- Yokluğun bir
yılan gibi kavrıyor beni, kolay değil nefes alamıyorum. Şah damarımı kesip birazcık da olsa
soluklanmak istiyorum. Kemiklerimi kırıyor bu hasret çatır çatır hem de! Etimi
çürütüyor, lime lime! Kime ne? Herkes mutlu, herkes maskeli...
Papatya'nın hayali yeniden belirdi.
- İyisin iyi...
dedi, dalga geçer gibi bir tavırdı bu sanki!
- Yakıyor canımı
bu ateş, yıkıyor beni bu balyoz, içten içe yiyiyor bir kurt kalbimi.. Küsüp
küsüp ayrılıyorum. Çocukça oyunlara dalıyorum, mutlu günlere... Kanıyorum sana!
Oysaki bu aşk, çocukça bir oyun değil!
Papatya:
- Sarhoş
gibisin.
- Yoksa bu yeryüzü meyhane mi? Bu sarhoşluk da neyin nesi?
Herkes yalpalıyor ve çift görünüyor. Başımda esen kavak yeli üşütüyor beni, bu
keşmakeşlik zehir gibi geliyor. Sevip sevip seni sarhoş oluyorum. Sen sarhoşuyum evet!
- Ayılmanı tercih
ederim. diye yanıtladı Papatya'nın hayali ve kayboldu gözden.
- Terki terk edip
kavuşuyorum. Bu ne tersliktir anlayana dersliktir. Mutlu insanlara bakıyorum da
rabbim daim etsin diliyorum. Gözüm yok istemem başkasının saadetinden. Kendime
bir hisse de çıkarmam, talebim de yok vuslatım da! Sonra halimi aklıma getirip kahrediyorum
sensiz geçen her anıma. Ayrılık girmiş
bir kere kanıma. Dolaşmadığı damarım yok. Göz yaşlarımı içime akıtıyorum, halime
ağlıyorum. Gökte mavi bir patiska, yerde yeşilden bir atlas; gözden ırak her
şey, gönülden de...
Kaptan üzgündü yine.
Hüzne demleniyordu.