Ana yar kokusu var
Mavzerimin ucunda
Ucu sönük ciğaram
Onulmaz yaralarım
Gökyüzünde şenlik
Fişek tarlasından/
Hani nur yüzüne sürdüğün
Kara mintanım varya ana
Sonra çilekeş ellerinle
Sökükleyip yuduğun
Mübarek alnının
Terinden…
Kız sözlerin vardı
Hacı hasanın kızı ayşa
Bekler/mi yolumu
Kır ineğin döşüne
Girmiştir sancı
Çifte buzağı yüreği/
Seyranda…
“Cücükleri kaç saydın ana
Çil tavuğun ardından…”
Beni sorma ana
Beni sorma/
Gözleri sulu sepken
Yağmur düzlerindeyim
Saçlarıma bitli kıran
Sözlerim doludizgin
Ölüyorlar ana/
Alınlarına yüz değmemiş
Bıyıkları taze terli
Yiğidolar ölüyor
Sitem değil bu ana/
Bu emek kılı kırk yaran
Sırtında iki yüz kiloluk
Hürriyet taşıyan seyit onbaşının
Ayakları öpülesi canının diyetidir
Ve/
Kuru ekmeğe
Kurtlu üzüm hoşafının
Aç midelerde sesi
Kefene nasip olmayan
Acı yüzlü tenlerin
Efesidir/
Türkülerde çağlayan
Onbeşli nefesidir…
O kızın gözü yaşlı