Mahir Amca
Yıllar sonra onu bir sahil kasabasında göreceğim aklımın ucundan geçmezdi. On yıl olmuştu onu görmediğim. Zaman bir su olup akıyordu nehirlerde. Zaman en çok da Mahir Amcayı yıpratmıştı. Erken konaklamıştı saçlarında kış, yüzünde buruk bir tebessüm vardı. Ne çok anılarım vardı onunla geçirdiğim. Bana hep ‘’Dalgaları sırdaş edin oğlum, İsteseler de bir yere kaçamaz’’ derdi. Ondan çok şey öğrenmiştim. Hayatı, dostluğu, kardeşliği, güveni…
Yılların çetinliğine kanıt gibiydi alnındaki çizgiler. Elleri nasır tutmuştu. Dizleri tutmuyordu artık. Kolay değildi. Elli yıl bir aşkı taşımak kalbinde. Babam anlatırdı. Mahir amca yıllar öncesinden vurulmuştu bir güzele. Rakibiyse onun yaşında olan herkesti. Kız da bunun farkındaydı. Aralarında bir tek Mahir amcaya güvenebilmişti. Herkesin peşinde koştuğu biri olmak ilk etap da güzel görünse de ilgi odağı olmak sandığımız kadar güzel değil asılında. Herkes kafeslemek isterdi güzeli, Çirkinse şanslıydı. Elbet bir alıcısı olurdu. Zuhal Mahirin en çok da çocuksu bakan gözlerine âşık olmuştu. Ona bakarken çocukluğunun kanayan yaralarını görüyordu. Kanamasına rağmen kabuk tutmasını ihmal etmeyen yaralarını... Hayat daha o çocukken almıştı ailesini elinden. Bir trafik kazasında kaybetmişti annesi ile babasını. Yaşayamadıkları güzelliklerdi yüzüne yansıyan. Belki de bu yüzden o kadar güzeldi. O günden sonra mektuplaşmaya başladılar. Öyle yoğundu ki duygular, bir kâğıt parçasından fazlası gerekirdi. Bir gün tüm kararlılığını da yanına alıp, çetin bir kış akşamı olmasına aldırmadan Zuhal’ın yanına gitmişti. Mahir amca Zuhal’dan bavulunu hazırlamasını istemişti. O gece kaçmak üzereyken pusu kurmuşlardı Zuhal ve mahir amcaya. İkisi de çaresizdi. Ne yapacağını bilemediler bir süre. Direndiler ama dinletemediler. Köylü Mahiri bıçaklayacakken Zuhal kendini Mahirin önüne atmıştı. Zuhal kan içinde kalmıştı. O zamanlar bugünkü kadar iyi değildi şartlar. Hastaneye götüremeden hayata gözlerini yummuştu. Babamdan dinlediğim kadarıydı bu hadise. O günden sonra bir daha hiç konuşmadı. Bizde tam altı sene kalmıştı. Onunla dertleştim yıllarca. Aşkı sorduğumdaysa ‘’Aşk biz olmak uğruna kendini yok etmektir’’derdi. Anlamasam da o yıllarda, hep güzel gelmişti onu dinlemek. Öyle güzel konuşuyordu ki, anlattığı hikâyeler de kendimi görüyordum. Sanki içimi okuyor ve ona göre planlıyordu anlatacağını. ‘’İnsan sarrafı oluyor insan, insanım diye yaşayan robotları görünce’’ derdi.
Tam altı yıl kalmıştı evimizde. Ben ve ailem ona alışmıştık. Her güzel şeyin bir sonu vardı. ‘’veda kapıyı çaldıktan sonra, gidecek olanı kimse tutamaz’’dedi ve gitti. Ardından çok gözyaşı döktüm. Çocuktum. Anlamadığım şeyler kadar anladıklarımda çoktu. Zaman kimini derviş kimini de nankör yapıyordu. Onu yıllar sonra balıkçı barınağında gördüğüme şaşırdığımda anladım. Nankörlüktü benimkisi. Hayatıma kılavuzluk edeni hiçbir şeyimmiş gibi unutmuşum bile. Hayat sunduklarını altın tepsideymiş gibi sunar. Hoş gelir ilkin, sonraysa ömürlük pişmanlık.
Yanına gitmek istesem de gidemedim. Gidemezdim. Ne o beni tanırdı ne de ben vicdanı ak bir şekilde çıkabilirdim karşısına…
Oradan ayrılırken son kez baktım sahil kasabasına ve anladım ki orayı güzel kılan Mahir amcam ve onun gibi güzel insanlardı. Onu gördüğümü belki de hiç bilmeyecek, ama verdiği öğüdü saklarım hala kalbimin derinliklerine. ‘’Dalgaları sırdaş edindim, merak etme daha ben yoldayken haberdar eder seni’ Saat günbatımına yaklaşıyordu. Güneşin batışıyla bir günü daha devirmiştim. Dilimde ömürlük pişmanlığım. Ve söyleyemediğim acılarla…
Sonra gazete de bir ölüm haberine ilişti gözlerim. Resimde ki adam mahir Amcanın kendisiydi. Onu keşke görmeseydim derken, iyi ki görmüşüm dedim kendi kendime. Yoksa daha büyük olurdu vicdan azabım. Son vazifemi yerine getirmek için. Cenazesine katılıp onu da Zuhalin yanına gömdük.
’’Bazı ölümler, daha çok yaşayabilmek için vardır’’
Seni Hiç Unutmayacağım Mahir Amca...
(
Mahir Amca başlıklı yazı
Mecaz Adam tarafından
29.03.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.