"bir yüreğin değeri sevdiği kadardır" diye beylik bir laf etsem,
sevdiğim sen desem ve değerimi cümle aleme göstersem
ardından kendime pay çıkartsam "bu yüzden çok ama çok kıymetliyim" diye
ve neticede bir sonuca bağlasam "çünkü sevdiğim sensin" gibisinden
hani diyorum bir an için de olsa mutlu olsam
ve senin de mutlu olduğuna şahit olsam güzel olmaz mı
aşkın son günleri gibi geliyor tavrın aşkın solan gülleri son külleri
nice güzelliği köhne bıraktık küflettik umutları
üflediler yüreğimize sonra,
çünkü canımız çok yandı
hem hasretle hem acıyla hem gözyaşıyla
yâr dediğimiz ömrümüzü yara atıp gitti
yâr bildiğimiz kaç yara açtı yüreğimizde
yâr dediğimiz yarıladı ömrümüzü
yok yok ömrümüzü alıp gitti
şimdi kalkıp ben sana desem ki
"sen ömre bedelsin" kızarsın bana biliyorum
ama ben işi daha da abartıp
"sen iki cihanıma bedelsin" diyorum kızarsan kız
postanı koyarsan koy bana
hep başkasından mı laf yiyip tavır görelim
biraz da can dediğimizi şımartalım
ne kadar da seni istiyorum bilemezsin PAPATYAM
aklın almaz bu aşkı idrak edemezsin
hep bir büyük boy severim,
bir üst şekilde; ulaşılmaz anlaşılmaz
bu yüzyılda "en büyük ben sevdim" diyebilecek kadar seviyorum seni
daha ne kadar iddialı olabilirim ki
sana olan aşkımı tarihe kazımak istiyorum
seni tarihe mal olacak kadar seviyorum
sevebildiğin kadarım ötesi değilim
anlayabildiğin kadarım fazlası hiç değil
sen şimdi milyarlarca insanın yaşadığı bu dünya kalk
hayatının anlamı olanı bul
sonra onu avucuna al bir kelebek gibi
sev çoğal sağalt abart kabart yüreğinde
sonra kaybet ve aşka ayıp et
olacak aşk değil