Zaman
Evirip çevirip de, üzerinden geçerek
Sanki bir sel misali zaman akıp da gider
Baltayla devirerek,hızar ile biçerek
Sanki bir çöl misali zaman yakıp da gider
Giydirtmez giyecekken saadetler tacını
Darbeler vura, vura çoğaltarak acını
Ömür cenderesinde ağartarak saçını
Sanki bir el misali zaman bakıp da gider
Gözlerinden yaş akar varken bir çok nedenin
Tutmaz elin ayağın buruşur naçiz tenin
Gönlün dip diri iken yaşlanır dinç bedenin
Sanki bir çul misali zaman söküp de gider
Emellerin değişir hevesten soyulursun
Azametli çınarken içerden oyulursun
Yeryüzünde gariban, bir fani sayılırsın
Sanki bir kül misali zaman döküp de gider
Gece gündüz iç içe, berdevamdır devranı
Sekteye uğramadan yürür ömür kervanı
Akıl idrak edemez kainatı evreni
Sanki bir yol misali zaman çekip de gider
Ne kadar güçlü olsak bir gün devrileceğiz
Halden hale dönerek, ruhen evrileceğiz
Hay’dan geldik sonunda Hu’ya çevrileceğiz
Sanki bir gül misali zaman dikip de gider
Misafirlik son bulur kervana katılırsın
Çizilip damgalanıp postaya atılırsın
Ne bir değerin kalır ne artık satılırsın
Sanki bir pul misali zaman takıp de gider
Mikdat Bal