Neler çekti bu toplum yaparız ederiz bakarız
laflarından. Her şeyi ileri bir tarih erteleme devri bitti. Bir şey yapacaksan
yap. Edeceksen et! Yoksa konuşma boş boş! Şu gök kubbede sarf edilen o kadar
boş laf var ki ve o kadar yer işgal ediyor ki bu boş laflar. Lafı güzafı bırak,
karnımız tok dibi olmayan sözlere. Zemini sağlam olmayan vaatlere oturduğumuz
yerden gülüyoruz.
Ders mi çalışılacak otur çalış, yarını
bekleme! Test mi çözülecek birazdan başlama hemen başla! Bugün rahatına kıyan
yarın rahat eder. Yürüyüşe mi çıkılacak, giy eşofmanlarını, sporlarını çık
dışarı. Bir iyilik mi yapacaksın yap! Özür mü dilenecek dile, teşekkür mü
edilecek et! Ağlanacak mı ağla, gülünecek mi gül! Ne yaparsan yap, ne edersen
et; ama sıcağı sıcağına tazesi tazesine...
Pastörize edilmiş sözlerle yaşıyoruz organize
sözler hep askıda kalıyor. Perakende uyuyoruz; ne açın hali açlığımız, ne
çıplağın hali çıplaklığımız oluyor. Hayata geçirilme şansı sıfır oluyor
hayallerimizin. Biz ayağa kalkana kadar zaman geçiyor.Bayatlayan fikirlerle
taze beklentiler örtüşmüyor. Dün düşünüyoruz, bugün harekete geçiyoruz. Bugün
düşünüyoruz kim bilir ne zaman fiiliyata dökeceğiz!
Yuva mı ziyaret edilecek et, huzur evine mi
gidilecek git! Şehitlikte dua mı edilecek git et! Yaşayacaksan şimdi yaşa,
hayatın iliğini çeker gibi kemiklerinden, kahkahanın son kertesine kadar,
gözyaşının son damlasına kadar! Düşe kalka, zıplaya hoplaya... Güle ağlaya...
Düşündüğümüz her şeyi uyguluyoruz. Kitap mı
okunacak alıp kitabımızı okuyoruz. Sinemaya mı gidilecek biletimizi alıp
gidiyoruz, tiyatro mu izlenecek gidip izliyoruz! Şiir programı mı yapılacak,
yapıyoruz! Spora mı gidilecek gidiyoruz. İhtiyaç sahibi öğrenci ailelerimize
yardım mı yapılacak; topluyoruz yardımlarımızı alıp götürüp teslim ediyoruz
evlerimize. Kışın soğuğunda montsuz, kabansız bir çocuğumuz mu var; alıyoruz
montları kabanları onlara veriyoruz.
Yüreğimizde kardeş payı diye adlandırdığımız
bir his var. Kayıtsız şartsız ulaşıyoruz herkese. Ayrıma gayrıma düşmeden el
uzatıyoruz. Yapacağız demiyoruz, yapıyoruz. Edeceğim demiyoruz,
ediyoruz.Yaşayacağız demiyoruz yaşıyoruz dibine kadar hayatı.
Biz masanın başında taktikler verip planlar
yapıp maçı alacağız demiyoruz, çıkıyoruz sahaya yüreğimizi koyuyoruz ortaya. Kaybetsek
dahi alnımızın teriyle kaybediyoruz. Asıl galibiyet bu değil mi? Ağlayan biri
mi var etrafımızda mendil oluyoruz hemen. Hasta olan mı var geçmiş olsun
oluyoruz anında. Cenazesi olan mı var başın sağ olsun oluyoruz. Yani diyeceğim
şu ki her şey vakitnde anlamlı, güzel ve özeldir. Hiçbir şeyi yarına bırakmayın
zaman son sürat geçiyor. Ve bizler bu dünyada ebedi olarak da kalmıyoruz. Durup
düşünün şimdi!
Geriye dönüp baktığınızda yemenin, uyumanın ve
rutin işlerin dışında ne yaptınız acaba? Bir çiçek mi yetiştirdiniz, bir balık
mı beslediniz, düşmüş birine el mi uzattınız, aç birine ekmek mi oldunuz,
dudağı susuzluktan çatlamış olana su mu oldunuz, üşümüş birine ceket mi
oldunuz, ağlayan birine mendil mi, hasta olana şifa mı, dost olana vefa mı?
Hayatınıza anlam katın lütfen! Kimseden bir şey beklemeden işe koyulun.
Karşılaştığınız birine selam verin yapamazsanız gülümseyin, sadakadır.Yükü ağır
olana yardım edin, eli olmayana el olun, gözü olmayana göz, annesi olmayana
anne, babası olmayana baba... Zor değil! Sadece birazcık hareket lazım, hareket
olunca bereket de olur.
Diyete ihtiyacınız yok, diyetisyene...
Psikologa, anti depresana... Kilolarımız sürekli oturduğumuzdan, bunalımımız
hep aynı şeyleri yapmamızdan... Kalbinizi ferah tutun, beyninizi olumlu ve
güzel şeylere odaklayın. Kilonuzu yardım işlerine sarf edeceğiniz enerjinizle
atın. Ne duruyorsunuz son lokmayı yemeyin o lokmayı günlerce göremeyenler var!
Bu toplumun en büyük handikabı erteleme
alışkanlığıdır. Bunu öğrencilerimin büyük çoğunluğunda gördüm. Ama şunu da
gördüm: İnsan ruhu yakılmayı bekleyen bir fitildir. Ve o fitili tutuşturacak
ruhlar da ortaya çıkmalıdır. Hedef gösterin ve onların yanında durun. Emin olun
o maçsa, maç alınacaktır. Kalpse o kalp fethedilecektir. Güzellikse, o güzellik
ortaya konulacaktır. Siz yay olup gerileceksiniz ve onlar da ok olup
istediğiniz hedefe kolayca isabet edeceklerdir.
Kişisel gelişememe, her işimizde ama fakat
saklı! Varsa eğer insanın birazcık aklı etmez bir daha bu lafı! "Hoca her
zaman haklı" değil işte!