Babama Japonya'yı Sevdiren Kadın-9

...

“Kadın; kocasını gözlerinin içine bakarak konuşmasını, onu dinlemesini, gün içinde eşinin hoşuna gidecek mesajlar yazmasını, buluşmak ve birlikte vakit geçirmek için can atmasını ister. Yürürken veya bir şey seyrederken elini tutmasını, kucağına başını koyduğunda saçlarını okşamasını, sevdiğini söylemesini ister.”

 

“Eve gelirken ufak bir hediye ve sevdiği bir tatlıyı almasını, sık sık sarılıp öpmesini, her zaman dürüst olmasını ister. Küçük jestler yapmasını, kendine özen gösterip şık giyinmesini,  az eleştirip fazla takdir etmesini bekler…”  

 

“Bu böyle uzar gider. İstekler saymakla bitmez. Biz bununla yetinmesini bilelim. Siz kitabınızı okurken, ben de kahvaltıyı hazırlayayım,” diyerek mutfağa geçti...    

 

Başkan Hakura, kızları Ai, Hayâ-San ve Doktor baş başa bir kahvaltı yaptılar. Başkan Hakura yemek yerken gelen mesajlarına baktı. İstenilen isim listesi gelmişti.

 

Başkan Hakura “En yakın yerdeki Kinugawa soy ismi Wakasa kasabasındaydı. Wakasa’ya varabilmek için Fukichiyama, Asago ve Yabu’dan geçmek gerekiyordu. Aktarmalı tren ve otobüs bulmak mümkündü…

 

Diğer yanda aynı soy ismi taşıyanlar Kyoto, Osaka ve Nagoya şehirlerinde şeklinde devam ediyordu...

 

“Nereden başlayacağınıza siz karar vermelisiniz. Gelen maili size gönderiyorum. Araştırmalarınıza yardımcı olabileceğine inanıyorum. En yakın yer Wakasa… Buraya kadar gelmişken, ben yerinizde olsam önce Wakasa’ya geçerim. Nefis dağ manzaraları ile doyumsuz yerlerdir. Oradan Tottori daha yakın… Tottori çok şirin bir yer, kumsalları ve kum müzesiyle meşhurdur. Gelmişken görmeden gitmeyiniz. Oradan ise Kyoto’ya sürekli aktarmasız tren var. Hem de farklı bir güzergahtan giderek farklı yerleri de görmüş olursunuz… Ama yine de karar sizin…”

 

Doktor “Çok teşekkür ederim. İşimi kolaylaştırdınız.”  “Wakasa’dan başlamak isterim. Doğru buraya en yakın yer Wakasa gözüküyor. Dağlar arasına ufak bir yere benziyor. En azından gezip görme imkânına sahip olurum. Ama Ai hanıma sözümüz vardı. Bu gün birlikte gezeceğiz.”

 

“Otuz yıl önce Japonya’nın yürekli ve sevimli bir genç kızı babama Japonya’yı sevdirmişti. Bakalım Ai Hanım da bize Ayabe’yi sevebilmemiz için ne yapabilecek?’”

 

Önce Ayabe Rose Garden’e gittiler. Burası renge renk güllerin olduğu çok güzel bir gül bahçesiydi. Dile kolay; bin civarında gül çeşidi vardı. Minisinden en irisine, beyazından mor rengine kadar envai çeşit güllerin titizlikle bakıldığı bir bahçe… Hayran olmamak elde değildi…

 

Faruk Nafiz Çamlıbel’in

“Ömrünü geçirse de güllerle bahçıvanlar

Bir gülü yeryüzünde gülden güzel kim anlar” dizelerini hatırladı.

 

Dr. Safa kahvaltı öncesinde güllerle ilgili yazdığı kısa dörtlükleri Ai’ye verdi. Ai okuyunca “Aaa.. Bunlar çok güzel sözler…” demekten kendini alamadı.

 

“Siz de şairlikte bulunur mu?” Doktor “Her insanın bir kenarı biraz şair sayılır zaten…” dedi. Ai heyecan ile kartlarda yazılı olanları okudu. “Çok güzel şeyler… Yazdığınız olur mu?” diye sordu. Doktor “Pek, değil…” dedi. Bunları “Yabancı bir ülkeden birinden gelmiş birinin hatırası olarak saklarsın olmaz mı?” diyerek soruyla karşılık verdi.

“Benim yüreğim yara”

“Sokup durdu hep zora”

“Eğer ben ölür isem”

“Yar beni güle sara”

“Gülün dalında gonca”

“Uzamış dam boyunca”

“Gülü seven olmaz mı?”

“Gül yanında olunca”

“Bahçe gülsüz olur mu?”

“Seven özsüz olur mu?”

“Gül yüzünü açarsa”

“Bülbül sözsüz olur mu?”

“Kanar yüreğim sensiz”

“Olmaz ki gül dikensiz”

“Geçmek bilmedi yıllar”

“Güller gibi sevensiz”

Ayabe Gül Bahçesinde bulunan müzeyi, sonra hep birlikte Ayabe sokaklarını gezdiler. Tepeye çıkarak Ayabe’yi izlediler. Ai kendine gösterilen ilginin varlığıyla sarhoş olmuştu. Çocukluk günlerini terk ederken, çocukluk günlerinden eksik ve yarım kalan günlerin acısını çıkarırcasına çocuklaşıyordu. Annesi onu seyrediyor, hüzünle karıştırılmış alacalı bir sevinç yaşıyordu. Uzun bir süre duygulandı ve gözlerinden sessizce akan sıcak gözyaşlarına mani olamadı. Haya-san’ın mendiliyle gözlerini silmeye kalkması Doktor Beyin gözünden kaçmadı.

 

Ai’nin çılgınca hareketlerini kontrol etmek için Hakura-san yanlarından uzaklaşırken Dr. Safa “Ağlayın Haya-san ağlayın… Ağlamayan gözden, titremeyen yürekten korkmak gerekir. Gözyaşınla birlikte içinde tutmaya, zapt etmeye çabaladığın duygu ve düşünceler çıkıp gitsin ki, yüreğinin üzerindeki yük ve sıklet yok olsun… Huzur ve sükûn bulsun…”

 

“Doktor Bey sizden de bir şey saklanmıyor.”


...

Devamı Var

...

Ant-150515

( Jap. Sevdiren Kadın-9 başlıklı yazı KOCAMANOĞLU tarafından 25.05.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu