Öylesine dolu ki içim, boşaltmak mümkün değil. Sıyrılmak istedikçe üst üste biniyor dertler.  Bu kadar mı birikir çözümsüzlük? Attıklarına nasıl yapışır? Ayrıştıkça dolanır mı insan? Sorun ırmağı kenarında filiz vermiş bitki gibiyim. Yapraklarım ağır bugün. Sahi, kelebekler nasıl taşır kanatlarını?

      Küçük parçalara bölüp teker teker yoluna koymak istesem de hiç biri izin vermiyor. Hangi soruna uğrasam diğeri önce ben diyor. Hepsi birden hücum ederek beynimi kilitliyor. Beden çaresiz! beden gözyaşına teslim! O bile akmayı beceremiyor. Birer yumru gözlerimde bir kaya yutağımda;  bir yol bulsa, nefes alsa, sıkıştığı yerden biraz oynasa kesecek kördüğümü fakat nafile.

Esir alındım. Her seferinde gam yerimden vuruluyorum gafil probleme.

     Bedenimin dünyaya açılan kapısı gözlerim dururken yüreğimden bakmak niye ki? Serçe kadar bir organdan çok iş bekliyorum. Karşılığını vermeden hem de. Oysa insanım ‘’gözün gördüğünü yolla beyne’’ değil mi? Çözülen çözülür çözülmeyenden sana ne?

     Materyalist düşünce; maddeden başka bir şeyi sevme. Bırak kavgayı, evlat babayı üzmüş, hasta anneye bakmamış diye! Araba alacak kadar kazanmış mı? Netice…

Ne çıkar kardeşinin haberi olmasa uykusuz gecelerinden ‘’Müdürüm’’ diye ceket ilikleyenler var önünde.

Sana ne?

Biri hapiste, diğeri borçlu ne yer, ne içer çoluk çocuğu?

Sana ne?

Yüreği at çöpe! Beynim var ve içinde aklım işliyor şıkır şıkır.

İnsanım işte… Elim, kolum, ayağım, kalbim bütün azalarım yerli yerinde.

   Peki neden huzursuzum? Ne işi var bu kadar soru işaretinin beynimde? Ve yaşlar hala göz çukurlarımda resmi geçit töreninde.

 Vicdanım nerede?

 Ya ruhum hangi cehennemde?

Bunca tecrübeye hayal kırıklığına rağmen ıslak battaniye örtemiyorum kalbin üstüne.

Tıka basa dolduruyorum kederi yürek denen gezegene. Hiç hak etmediği halde döndürüp duruyorum güneşin yörüngesinde. Ağır ağır, yağlarını erite erite… işkence edercesine. Ve sonra… Sönmüş bir göktaşı kadar bile yer bulamıyorum kainatın içinde.

Varsın olsun!

Ruhum bedenimde, vicdanım yüreğimde… Dudağımda gülüşüm yaşlar donsun gözümde. Kaybolurum dünya üzerinde…

Beden makine kalbin kan pompaladığı sürece…

 Songül Bulut 

( Ağlamaklı Hallerim başlıklı yazı Songül Bulut tarafından 5.06.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu