Ah ahlak, ilke, erdem, değerler kelimelerinin sadece dilimizde olduğu günümüz Türkiye toplumu...
Son onüç yılda neler de gördük öyle?
 
İhanetin kelime anlamının herkese göre değiştiğini, bölücü elebaşlarının kendilerine "yurtsever" dediklerini, faşizmin, diktanın,popülizmin anlamlarının çarpıtılarak insanların delice birbirlerini suçladığını gördük.
En gizli sırların kolayca gizli servislere teslim edildiğini, milliyetçi geçinenlerin kolayca işbirlikçi olabildiğini, anti emperyalist söylemler altında anglosakson ve siyonistlerle vals yapıldığını...
Hırsız var diyerek hırsızlık, yolsuzluk yapılıyor diyerek yolsuzluk yapıldığını, yalan söylüyor diyerek yalan söylendiğini...
Seçmeni işine geldiği gibi yorumlamanın yazarlık olduğunu, iftira ve asparagaslarla yapılanın habercilik olduğunu gördük.
Açıkça casusluk yapanın alkışlandığını, ajanlığın takdir edildiğini, insanların kendi iç meselelerini rahatlıkla uluslararası arenalarda çerez meselesi yapıldığını...
 
Ah, ne sancılı bir süreçti bu onüç yıl!!!
Bu onüç yılda kimse haklıya haklı demedi kendi tarafında değilse. Kimse suçluyu görmedi kendi tarafında ise. Ahlaksızlığın, erdemin, değerlerin içeriği tarafgirlikle yeniden yorumlandı. Bizimkiler yaptıysa şu sebepledir, mutlaka bir nedeni vardır gibi bahaneler icat edildi.
 
İslamcılık kendini yeniden oluşturdu bu onüç yılda. Kendilerini ağır abiler olarak bildiğimiz nicelerinin ne kadar kof, ne kadar bencil ne kadar satılık olduklarını gördük. Cemaatçiliğin, tarikatçılığın, adam peşinde gitmenin İslamcılık olmadığını anlamış olmalı artık gerçek müslümanlar. İslami gazetelerde boy boy iftira kampanyalarının yürütüldüğünü gördük, yalanların, gıybetin, dedikodunun, adam kayırmanın bini bir para olduğu kağıt parçaları meğer onlarca yıl bizim kılavuz gemimizmiş.Meğer ne yanlış kılavuzlar edinmişiz...
 
Olan biteni cesurca dini gerekçelerle açıklamak yerine, koşullara göre dini gerekçeleri reforme eden din adamlarına rastladık onüç yılda. Din adamlarının diğerlerini din dışılıkla kolayca suçlayabildiklerine tanıklık ettik. Neredeyse tamamı fitneye uydu da kimse çıkıp da bu olan şey fitnedir, uzak duralım bundan; demedi.
 
Nice bilim adamı kisvesindeki cahille, korkakla, satılmış adamla karşılaştık bu onüç yılda. Nice satılık kalem dimağlarımızı zehirlemeye uğraştı. Arkaik devlet anlayışlarını modernlik diye satmaya çalışan, diktatörlük diye savladığı şeye alternatif olarak sunduğu şeyin asıl diktatörlük olduğunu görmezden gelen nice bilim insanı gösterdi kendini. Koca saygın üniversitelerin ağır bilim insanları gözlerine bakarak insanların; yalanlar söyledi, kandırdı, manipülasyon yaptı. Niceleri korktukları için sahneye çıkmadı, gerçekleri söylemedi.
 
Bu onüç yılda çok şey gördü, Türkiye Toplumu...
Artık şunu görmeli: Ak Partililik, CHP'lilik, MHP'lilik, HDP'lilik yetmez insanı insan yapmaya. Mertlik; kendi partisinin yaptığı yanlışa dur demekte, diğer partinin yaptığı doğruyu alkışlayabilmekte. Şimdi sorarım size, hangimizde var bu MERTLİK?
 
( Siyaset Sahnesinde Sancılı Onüç Yıl başlıklı yazı HüseyinDURAK tarafından 9.06.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu