Bir dul kadın bir yetim
Bir dul kadın bir yetim, bir arife gününde
Varıp dikiliverir bir dükkanın önünde
Der ki: kocam fakirdi öldü kaldım yavrumla
Hiç bir gelirim yoktur muhtacım bu durumla
Ne olur şu yetimi bayram için sevindir
Karnını doyuruver üzerini giyindir
Dükkan sahibi hacı söylenir acı acı
Der ki sabahtan beri gelip istedi kaçı
Zavallı ağlayarak geldiği gibi gider
Onları bir Yahudi dikkatle takip eder
Der: kızım neydi zorun hacıdan ne istedin?
Sabah sabah kovuldun, o hacıya ne dedin?
Kadın der: büyüğümdür, sana ne? kovar, döver
Müslüman kovduğunu, bir Yahudi mi sever?
Der ki: 'biz de insanız' nezaketle bildirir
Alır yetim çocuğu, yedirir ve giydirir
Kadın bu iyiliğe dua eder aşk ile
İmandan sonra Allah, taltif etsin köşk ile
Anne dua ederken yetim amin diyordu
Onları kovan hacı müthiş bir rüya gördü
Sanki kıyamet kopmuş cennette dolaşırdı
Orda bir saray gördü, görür görmez şaşırdı
Kapıları som altın, merdivenleri gümüş
Yakut ve zümrütlerle duvarları örülmüş
Sordu kimin sarayı? ,dediler senin idi
Sen onu tepiverdin sahip oldu Yahudi
Dehşetle uyanarak Yahudi'ye varmıştı
Dün ettiğin o hayrı sat diye yalvarmıştı
Yahudi der bir altın sadaka eylemiştim
Kimsesiz dul, yetime insanız söylemiştim
Hacı der bire beş yüz hatta bin altın sana
Ne olur karını bil ve hayrını sat bana
Yahudi der ey hacı beni ahmak mı sandın?
Daha dün uyuyordun rüya görüp uyandın
Ben de aynı rüyayı gördüm Elhamdülillah
Artık Müslüman oldum La ilahe illellah
Ey hacı mahzun olma Allah'ın rahmeti bol
Sarayları tükenmez bundan gayri cömert ol
Mikdat Bal