Online Üye
Online Ziyaretçi
- Canım çok ağrıyor. dedi
- Tam olarak neresi ağrıyor. diye sordum.
Sağ elini sol yanına götürüp kalbinin üzerine koydu.
- Burası. dedi.
Bir insanın kalbi niye ağrır ki? Yumruk kadar bir organ işte dünya yükünü vurursanız kalbin sırtına, aşk derdini yüklerseniz, dünya meşgalesine meylederseniz çokça ve her şeyi içinize atarsanız kalbin ağrıması da normal olur. Kalp geri dönüşüm kutunuz değildir. Depolama merkeziniz de değildir. Her şeyi oraya atmanız doğru değil bu yüzden.
- Canım çok ağrıyor ve ben bu ağrıya dayanamıyorum. dedi.
- Sancının zirve yaptığı an iyileşmeye en yakın andır. Sedefin çektiği sancıların büyüklüğü ortaya çıkardığı inciyle paraleldir.
- Yani sancılarımın neticesi güzel olacak diyorsun.
- Belki...
- Çölde saklıdır zemzem suyu, kayalıklarda filizlenir incir ağacı, uçurumlarda açar en güzel kokulu çiçek... Zoru görmeyen kolayı bulamaz. Ayrılığı yaşamayan vuslatı anlayamaz. Ağlamayan gülemez, ölmeyen dirilemez ruz-ı mahşerde.
- Hani diyorum şöyle göğsümü yarıp kalbimi söksem diyorum.
- Sabret, sana bu acıyı veren dermanını da vermiştir. Her şeyin bir imtihan olduğunu unutma. Her şey yaratandan gelir. Sen bunun ayırdında ol! Bal yapan arının kıçında zehirli iğne var, sebebi hikmetini düşün! Çöplüğü karıştırıp karnını doyuran tavuğun tertemiz yumurtası var, ineğin bembeyaz sütü var. İnsanın da hüznü olacak elbet; ağrısı, sancısı, acısı... Ki mutluğu bulduğu vakit bulduğunun değerini anlasın.
- Buna ne kadar dayanabilirim bilmiyorum. Acı eşiğim düşük herhalde. Kalp ağrısı başka ağrılara benzemiyor. Bir yara gibi olsa derinin üzerinde; pansuman yaparsın, yıkarsın, temizlersin. Ama kalbe nasıl müdahale edebilirsin ki! Ağrıyor işte, elini koysan üstüne dinmez ki! Ağrı kesici içsen kesmez ki!
- Aşk acısı değil mi?
- Evet, Allah yarattı dedim çok güzel sevdim. Kalbimi çürütürcesine, küfletircesine, paslatırcasına başka hislere... Tek ona odaklandım, zaten sevmek ona odaklı bir sevmektir benim lügatimde. Var mı bu zamanda böyle bir sevmek? Sanmam. Düştüğüm hale bakın! Dünyayı fethedecek kadar güçlüyken bir papatya yüzlünün önünde çaresizim. Kendimi onun yanında zerre kadar hissediyorum, yok biliyorum. O kadar büyüttüm ki onu bende, bana bende yer kalmadı. Ağrının şiddeti bu yüzden büyük. Sancısı bu yüzden tesirli!
Maziden hâle, hâlden de atiye süregelen ve süregidecek olan aşk! İnsanı avucuna alan ve onu kendisine ram eden aşk! Kahreden, mahveden ve lağveden aşk!
- Aşk güneşse gerisi yıldızdır onun etrafında... Dört dönüp dururlar, onun yörüngesinde kalırlar, ışığından, sıcaklığından ve güzelliğinden nemalanırlar. Nice pervane canını mumum alevinde yakıp kül etmiştir aşk uğruna, tek; sevgilide yok olmak, onda varlığını bulmak adına kendi varlıklarını yok etmişlerdir, küle döndürmüşlerdir. Yanardağın merkezi kaynadıkça lavlar yeryüzüne çıkar. Kalp de kaynadıkça içten içe gözyaşları çıkar. Depremin ana üssü bir kırıldı mı onlarca fay hattı kırılır, kalp de kırıldı mı elbette her uzuv bu kırıklığı iliğine dek hisseder.
- İyileşecek miyim?
- Bu iyileşmek istemene bağlı!
- Nasıl?
- Mecnun deli yaftasını yediği vakit onu iyileşmesi için onu Kâbe'ye götürürler. Oraya vardıkları vakit Mecnun derdinin ortadan kalkması için değil artması için dua eder. Bu dert senin dolu olduğunu gösterir, onun halen sende var olduğunun delilidir. Bu ağrı son bulursa onu ebediyen kaybetmiş olursun. Anlayacağın senin imtihanın onun varlığı ve yokluğuyla rabıtalı... Bunun kararını da sen vereceksin.
- Onsuz yapamam, eğer bunu yaparsam canım çekilir tenimden, rengim atar, direncim kırılır, nefesim kesilir. Hayır hayır onsuz yapamam; bu ağrıya alışırım da onsuzluğa alışamam, katlanamam ben ağrısızlığa, onsuzluğa... Tabip falan istemem, şifa dilemem. O bende var olsun da bir şekilde ben katlanırım ona her şekilde.
Ayağa kalktı, ağrı son haddesindeydi belli.
Sol yanını taşıdığı bir mücevher gibi özenle sardı kollarıyla.
Başka iklimdeydi sanki!
- Ağrı benim, dedi 'Göz ağrımdı ilk, sonra baş ağrım oldu, şimdi de kalp ağrım oldu. Beni terk etmeyecek biliyorum bu ağrı, aşığın ölümü de aşktan olacak tabi ki neden olacak!
Ardına bile bakmadan yüreğinin onu götüreceği yere gitti; sevgiliye...