1990’lı yıllardan beri bir tele kulak tartışmasıdır sürüp gidiyor.

Dinleme vardı, yoktu.

Yasaldı, değildi.

Böcekti, köstebekti.

Ortam dinlemesi yapılıyordu, yapılmıyordu.

Yok, koca kulaktı, anten kulaktı.

Ben de dinleniyor muyum, dinlenmiyor muyum?

Konuşmalarım bir gün benimde basına yansır mı yansımaz mı?

Birçok kişi bu nedenle endişe içindedir.

Dinlenildiği iddiasında olanlar arasında kimler yok ki.

Başbakanlar, bakanlar, milletvekilleri.

Yargı mensupları.

Bürokratlar.

Gazeteciler.

Suçlular.

Suçsuzlar vb.

Velhasıl-ı kelam herkesimden dinlenme iddiaları bu güne kadar süre geldi.

Bu günde yine bu iddialar ayyuka çıkmış durumda.

Hemen şunu belirtelim.

Dinlenme iddiaları tamamen yersizdir.

Neden mi?

Şundan.

İster uydudan olsun.

İster başka yerden.

Konuştuğumuz bütün telefonlar, telefon santrallerden geçiyor mu?

Geçiyor.

Peki, bu santraller bilgisayarlarla kontrol ediliyor mu?

Ediliyor.

Yaptığınız tüm konuşmalar bu bilgisayarlarda kayıt altına alınıyor mu?

Alınıyor.

Geriye ne kaldı.

Konuşmalarınızın dökümü için bir dilekçe.

Birde hâkim kararı.

Alın size istediğiniz tarihlerdeki sesli ve yazılı bütün konuşmalarınız.

Bunun neresi dinleme.

Zaten her zaman dinlenme pozisyonundasınız.

Bilgisayarlardaki Telefon kayıtlarında aldığınız nefesler bile kayıtlı.

Onun için ben bu tele kulak iddialarına güler geçerim.

Çünkü her türlü görüşme tüm detaylarıyla zaten kayıt altında.

İstenirse herkesin telefon kayıtları bir mahkeme kararıyla ortaya dökülebilir.

Peki, bunu illegal yoldan elde edenler olabilir mi?

Elbette olabilir.

Bu iletişim çağında, iletişim araçlarını dinlemek ya da kontrol etmek hiç de zor değil.

Neticede hepsi belli bir yazılımın ürünüdür.

Yazılımlara eklenebilecek bazı kotlarla konuşmalar istenilen merkeze yönlendirilebilir, kaydedilebilir.

Yeter ki dinlenmek istensin.

Peki, o zaman ne yapacağız?

Gayet basit.

Telefonlarda konuşurken dikkatli konuşacaksın.

Aleyhinde delil oluşturabilecek konuşmaları telefonda yapmayacaksın.


( Tele Kulak İddialarına Güler Geçerim başlıklı yazı İ.Sarıçay tarafından 22.11.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu