Murat askerlik görevini yaparken çarşı izinlerine çıktığı zamanlardan birinde Nurten’le tanışmış ona aşık olmuştu.  Nurten  uzun süre ona yüz vermemiş fakat  onun izine çıkacağı tatil günlerin de de  ona görünmek için Muradın gezdiği yerlere gitmeyi de ihmal etmemişti. Nurten ailenin tek çocuğudur. Babası da imar işlerinde müdürlük yapmaktadır. Belediyenin  bütün imar işleri elinden geçmektedir.       Sonunda Murat teskere alma zamanının yaklaştığını onu daha rahatsız etmeyeceğini söyleyince Nurten ona “sen ciddi misin benimle evlenmek mi istiyorsun” diye sorar. Murat ta “Nurten ben seni seviyorum. Seninle vakit geçirmek için ilgilenmedim. Ailemi çağırıp isteteceğim” der. Nurten de “senin memleketin uzak vermezler fakat bende seni seviyorum teskere alınca beraber kaçarız” der. Murat ailesini arar ve “ burada bir kızı seviyorum gelin isteyin” der. Ailesi memleketten kalkar gelir Nurten’in ailesine haber verirler “misafir geleceğiz” diye. Nurten ailesine daha önceden Muradı sevdiğini söylemiş onlar da “Muradın memleketi buradan çok uzakta, seni o kadar uzağa gönderemeyiz, evin tek çocuğusun senin yakınımızda olmanı isteriz”  demişlerdi. Bu  misafir haberinin ne olduğunu ailecek bilmektedirler lakin o kadar uzaktan gelen insanlara “biz sizi kabul etmiyoruz” diyemezler. Muradın ailesi Nurtenlere varır. Getirdikleri hediyeleri verirler, akşam yemeğini beraberce yerler.

Oturup sohbete başladıkları sırada Nurten’in babası söze başlar. “arkadaş hoş geldiniz sefa geldiniz bizim misafirimizsiniz. Burada istediğiniz kadar kalın hizmet edelim. Niyetinizin ne olduğunu biliyoruz. Çocuklar biri birini sevmiş çok güzel lakin sizin memleket buradan çok uzak. Bizim de kızımız bir tane o kadar uzağa vermeyiz” der. Muradın ailesi daha bir şey demeden bir müddet daha otururlar ve kaldıkları otele dönerle. Ertesi gün Murada görüşe giderler durumu anlatırlar. Murat ta “baba bu kız bunu biliyordu biz bir kere istedik günah bizden gitti. Teskere aldığım gün o da benimle gelecek. Gelince sizden güzel bir düğün isterim unutman” der. Ailesini yolcu eder.

  Murat çarşı iznine çıkınca Nurten’le buluşur iki sevgili nasıl hareket edeceklerinin planını yaparlar. Murat “Nurten sen benim teskere alacağın günden iki gün önce evden çıkıp gitmelisin. Ben abimle görüştüm seni Ankara’da oto gardan alacak. Sizinkiler de seni benim kaçırdığımı sandıkları için gelip birliğime soracaklar (gitti mi) diye. Ve beni çağırıp haberim olup olmadığını bana soracaklar. Ben de (haberim yok teskereme iki üç gün var. Buradan kızınızı nasıl kaçırırım) diyeceğim. Onlar da geri dönüp gidecekler. Meraklanma memlekete varınca çok güzel bir düğün yapacağız o  zaman onları da çağırırız biraz kızarlar amma sen evin tek kızısın seni çok seviyorlar” der. Nurten “haklısın dediğin gibi yapalım hatta abinle görüş üç dört gün önceden gideyim sen gelene kadar sizin oraları öğrenirim hazırlıkların yapılmasına yardımcı olurum” der. Muratta “tamam abimi arayayım” der ve abisini ikisi birden ararlar, durumu anlatırlar Muradın abisi onlara Nurten’in çıkacağı günü söyler.

  Nurten şımarık büyümüş her istediğini elde etmiş yokluk çekmemiş bir kızdır. Murat ta orta gelirli bir ailenin oğludur. Fakat Nurten’in isteklerini karşılamada sıkıntıya girebileceği aşikardır.

  Bir gün Nurten evden habersizce çıkar oto gara gider. Ankara otobüsüne biner. Onun için Ankara bildik bir yerdir birkaç sefer oradaki tanıdıklarına yalnız gitmiş oraları  defalarca gezmişti. Dahası Nurten kendini yetiştirmiş çok açık bir kızdır. Ankara’ya  gelir otogarda kaynı olacak Selimle buluşurlar, hiç beklemeden yine otobüse binerler ve Murat’ın memleketine hareket ederler. Yol boyunca Selim Nurten’le sohbet der.

         Her konuda konuşurlar, Selim bir bakar ki Nurten cin gibi akıllı bir kız aklından ( Murat bu kızı kumanda edemez, benim kardeşim çok yumuşak huylu. Bu kıza çok sert karakterli birisi gerekir ki dizginlerini tutabilsin yoksa bu alır başını gider İstediğini yapar) diye düşünür.  Memlekete varınca kardeşini arar durumu ona anlatır yol yakınken elin kızını geri getirelim der. fakat Murat onu çok seviyorum diye cevap verir.

  Nurten’in yokluğunun farkına varan aile kızlarının Murat tarafından kaçırıldığını düşünerek askeri birliğe gidip Muradı soruştururlar.

         Ne var ki Muradın teskere almasına üç gün olduğunu öğrenirler. Murat’ı çağırttırırlar ona kızlarından haberi olup olmadığını sorarlar o da “bir haftadır dışarı izne bile çıkmadığını onu görmedim

” der. Aile çaresiz geri döner ve polise durumu bildirirler.

  Nurten on seki yaşını geçtiği için polis “kızınız birisi ile gitti ise bir şey yapamayız amma zor kullanıldı ise o zaman müdahale ederiz ve birde hayati tehlike varsa o yönü ile araştırırız” derler.  Aile “bu işte mutlaka asker Murat’ın parmağı var. Oradan araştırılsın” der.  Polis araştırmaya başlaya dursun.

  Nurten geldiği yerde düğün hazırlıkları için kolları sıvamış kayın pederi ve kayın validesi ile hazırlığa başlamıştır. Tüm aile şaşkındır. Kız sanki  kırk yıllıdır bu aile içinde yaşamış gibi hareket etmektedir.

 Ailenin hazırlık sırasında “kızım sana şunu alalım bunu alalım dediği şeyleri” “gereksiz masrafa girmeyelim borç etmeyelim daha sonra öderken biz sıkıntı çekeriz. Bir de  Murat bana kızar” diye geri çevirmektedir. Bu hareketleri ile de tüm ailenin sevgisin kazanmayı başarmıştır. Aile “kendi kızımız olsa bu şeklide davranmaz bizden ne koparırsa onu kar sayardı. Bu kız bambaşka bir insan” diye onu el üstünde tutarlar.

 Murat’ın teskere günü gelir birlikten ayrılır fakat kendisini polisin takip ettiğini görür. Terminale gelir otobüse binene kadar onu takip ederler. Murat aklından (takip edin bakalım ne bulacaksınız, oğlum atı alan Üsküdar’ı çoktan geçti haberiniz yok” diye düşünür ve güler.

  Murat’ın memleketinde de jandarma araştırma yapmış köye yabancı bir kız geldiğini öğrenmiş. Gelip Nurten’e “seni buraya kim getirdi, zorla mı getirdiler” diye sormuş kimliğine bakıp yaşının dolgun olduğunu görmüşler. Nurten de onlara “ben kendim geldim buralar çok güzel dediler gezeceğim, bakarsınız burada evlenirim. Yasak mı “ diye cevap verince komutan “ailen Murattan şikâyetçi seni kaçırdı diye. Ailene ne diyelim” der. Nurten “aileme  şimdilik bir şey demeyin. Bakın burada Murat yok, sadece sağlığımın iyi olduğunu zamanı gelince onları arayacağımı bildirin” der.

  Jandarma durumu Nurten’in memleketinde polise bildirir. Poliste ailesini çağırır “kızınızın durumu çok iyi imiş yerini şimdilik size söylemeyeceğiz her hangi bir hadiseye sebep vermemeniz için” der ve dosyayı kapatır.

   Murat memleketine gelir. Terminalde onu alan Selim yolda ona “Murat bu kız fırtına gibi bütün ailenin sevgisini kazandı inan senden daha çok seviyorlar onu. Sen bu kızı nasıl idare edeceksin çok yumuşaksın. Yoksa o seni idare eder” der. Murat “olsun daha iyi ya benim aile yüküm hafifler değil mi?” diye abisi ile şakalaşarak köye çıkarlar.

   Düğün hazırlıkları hemen hemen bitmek üzeredir. Muratla Nurten  hemen vilayete inerler. Evlenme işlemlerine başlarlar. Nurten “bu işler uzun sürer biz yıldırım nikahı yapalım” der. Murat ta ses çıkarmaz ve iki günde yıldırım nikahı ile nikah işini hallederler  Köye dönerler. Aile “ne yaptınız nikah işini hallettiniz mi” deyince Nurten evlilik cüzdanını çıkarır onlara “evet biz resmen evliyiz artık düğünü de yaptık mı iş tamam şimdi annemle babamı da çağırma zamanı geldi” der.

   Telefonu başına geçer ve annesine ve babasına gelmelerin söyler. Babası ona “bize danışmadan gittin her halde kendi başına düğününü de yaparsın” der telefonu kapatır. Fakat annesi “bey biz bu kızı birine verecektik. Nasıl olsa  bizim evden gidecekti. Murat’ı sevmiş üstelik çocuk onu zorla götürmemiş. Kızımız  ondan önce gitmiş. Gel inat etme gidelim yanında olalım. Birde adamları tanıyoruz iyi insanlardı varırsak çok sevinirler” diye ikna eder. Hazırlıklarını yaparlar ve yola girerler.

  Yol uzundur, yol boyu tek çocukları kızlarının yanlarında olmasını çok istediklerini amma olmadığından biri birlerine dert yanarak gelirler. Murat’ı memleketine yanaşınca etrafın yeşilliği güzelliği onları hayran bırakır.   

      Hele köye yukarı çıkarken pırıl pırıl akan suların güzelliği etrafın tamamen yeşille kaplı oluşu onlara kızlarına kızmak yerine “bu kız buraya gelmekle çok iyi etmiş. Tam yaşanacak yerler buralar” demeye başlarlar.

   Geldiklerini haber vermemişlerdir. Köye  varırlar Murat’ın ailesi onları görünce sevinçle karşılarlar. Onları alırlar evin en güzel yerine yerleştirirler. Ailecek toplanıp onlarla ilgilenmeye başlarlar. Ve onlara “Allah sizden razı olsun ne kadar terbiyeli ve güzel ahlaklı kız yetiştirmişsiniz kendi kızımızdan daha çok seviyoruz onu” derler. Onlar da bir birlerine bakıp “siz başka bir kızdan bahsediyorsunuz her halde bizim kız şımarık laf dinlemez” derle. Murat’ın ailesi “Nurten’i bir tek biz sevmiyoruz bütün köy ona hayran siz kızınızı tanımıyorsunuz her halde. Ya da size hep naz yapmış. Şimdi hayatla yüz yüze gelince gerçek karakteri ortaya çıktı” derler. Murat la Nurten çarşıdadır akşama geç dönerler. Nurten Muratta “çok kötü oldu Murat annem le babamı  kırdım düğüne gelmeyiz dediler. Oysa beni çok seviyorlar mutlaka gelirler benden vaz geçemezler sanıyordum” diye ağlayarak köye doğru çıkarlar.

  Nurten’in babası” geldiğimizi onlara haber vermeyin” diye herkese tembih eder. Onların gelme zamanı da odalarına çekilirler.

  Muratla Nurten  eve gelirler Nurten ağlamaklıdır. Kayın pederi Nurten’i kolunun altına alır ve “neden ağlamış benim güzel kızım, yoksa annen baban gelmiyorlar diye mi? Biz seni annen baban değil miyiz? Üzme kendini  geç şu odada biraz dinler” diyerek. Nurten’i annesinin babasının bulunduğu odaya götürür. Nurten kapıyı açıp içeri girince sesinin çıktığı kadar bir çığlık atar. Arka tarafta bütün aile gülmekten yerlere yatarken bir şeyden haberi olmaya Murat hızla odaya dalar bu sefer oda bir nara atarak kayın pederini kucaklar evin içi neşe dolar.

  Nurten’in keyfine diyecek yoktur. Annesinden babasından binlerce defa özür diler. Murat’ı çok sevdiğini anlatır. onlarda buraların çok güzel olduğunu  evine ve eşine bağlı olması gerektiğini. Başı boş davranmamasını , onu seven insanları kırmamasını defalarca ona anlatırlar. Gerekirse kendilerinin de buralar gelebileceklerini söylerler.

  Düğün yapılır Muratla Nurten evlenirler. Murat’ın babası bir oğlunu evlendirip ayrı bir ev kurmuş oraya yerleştirmişti. Bir kızını kocaya vermiş evde iki oğlu kamıştı. Şimdi Muratta evlenmişti ona da ayrı bir ev kurması gerektiğini biliyordu fakat bu evlilik ani olmuştu.

  Çok geçmeden Muratla Nurten’e de ev yapma hazırlığı başlamıştı. Murat’ın babası durumu düğürü olan adama da anlatmış onu bilgilendirmişti. Adam da ona “işe başlayınca bana haber ver çorbada bizimde tuzumuz olsun mutlaka haber ver” emiş gitmişti. Durum onlara da haber verilir ve evin yeri kazılmaya başlanır. Kısa zamanda temel duvarları tamamlanır fakat öbür taraftan hiç ses çıkmaz. Murat’ın babası aklından “bu adam benimle dalgamı geçti acaba sesi soluğu çıkmıyor.

     Evin üstüne başlayacağız  yardım edecekse şimdi etmesi gerekiyor. Yoksa çok kötü sıkışacağız, tuğlası, kumu çakılı, çimentosu. Kireci ve en önemlisi işçiliği bizi yoracak” diye düşünür.

 İş çok hızlı gitmemektedir, havalar yağışlı olduğu için tam çalışılmamaktadır. Bir gün köye yukarı dört tane kamyon çıkmaya başlar. Kamyonlar çok büyüktür yola zor sığdıkları için zor gelmektedirler. Köylü ne oluyor diye bakarken gelen kamyon Muratların kapısında durur. Bir ev için ne gerekiyorsa her şey vardır. Murat’ın babası şaşırır ve kendi kendine “ne kadar kötü düşündüm Allah beni af etsin, adam evi bitirdi bile” diye düşünür. Gelen kamyonlar boşalır her taraf inşaat malzemesi doludur. Murat’ın babası “şimdi usta bulup bir an önce evi bitirmemiz lazım elin adamlarına mahcup olacağım” der. Bir gün sonra köye yine iki tane minibüs çıkar. Muratların kapısında durur. İki minibüs dolusu usta ve işçi gelmiştir. Adamların yiyecekleri çadırları her şeyleri hazırdır. Murat’ın babasın  gelenlere “ne oluyor kardeşim bu ne iştir” diye sorar. Müteahhit olduğunu söyleyen birisi “ bak arkadaş işimize karışma bu binayı anahtar teslim yapıp teslim edeceğiz hem de bir aylık sürem var. Yoksa parasın alamam, gece gündüz bu iş bitecek” der.

       Murat’ın babası hemen telefona gider ve dünürünü arar ona “arkadaş sen yaptın binayı beraber yapacağız diye konuşmuştuk şimdi sen müteahhitte vermişsin bu olmadı” der.

   Adam “sen kendine düşeni yaptın dünür bundan sonrası  da benim işim. Korkma  Üstelik o kadar para da harcamayacağım bana vefa borcu olanlar var. O işi onlar yapıyor hem bekle daha neler göreceksin o eve her şey gelip yerleşecek sen gönlünü rahat tut” der. Beri tarafta adam şaşırır kalır, durumu gelini Nurten’e anlatır o da “baba sen karışma kendini yorma babamın çalıştığı yerde bu işleri halleder” der.

  Nurten köyün içinde erkek gibi dolaşmaktadır. Ev başlamış ve göz açıp kapayana kadar yapılıp çıkmıştır. Kısa zamanda evin içi Nurten’in istediği biçimde dayanıp döşenmiş köyde hiçbir evde olmaya kalorifer teşkilatı. Güneş enerjisi sistemi her şey vardır. Nurten le Murat evden sadece giyeceklerini alırlar ve yeni evlerine geçerler Nurten hamiledir bebeği yeni evinde dünyaya getirmek  onu daha çok mutlu etmektedir . iki ay sonra Nurten bir oğlan dünyaya getirir. Çok geçmeden Nurten’in annesi babası da gelir çocuklarının evlerini ve torunlarını  yerinde görürler. İki dünür bir ay beraber  çevreyi gezerler, yaylalara çıkarlar. Nurten’in ailesi sanki rüyada gibi bir  tatil yaparlar ve dönüp giderler. Akılları torunlarında ve gezdikleri yerlerde kalır fakat adamın işi vardır. Emekliliğine de zaman çoktur.

  Murat gücünün yettiği kadar her işte çalışmaktadır. Ailesi  genişlemeye başlamıştır. Nurten iki sene ara ile bir de kız çocuğu dünyaya getirmiştir. Amma güzelliği ile bütün köyün dikkatini üstünde toplamaya devam etmektedir. Bir çok erkeğin rüyasını süslemekte fırsat bulanlar Nurten’e  bunu söylemektedir. Nurten bir çoklarına karşı çıkmaktadır.  Murat köy işlerinde çalışmakta en tehlikeli ağaçlara çıkıp meyve toplamakta ve budamaktadır. Bir gün büyük bir ağacı budarken dengesini kayıp eder ve düşer boynunu kırar. Hastaneye yetiştirilen Muratta ne kadar müdahale edilse de kurtaramazlar ve hayatını kayıp eder .

   Nurten’in hayatı birden bire değişir. Artık tek başınadır, babası annesi cenazeye gelince “ bizimle gidelim kızım buralarda tek başına duramazsın daha geçsin sana rahat vermezler” deseler de Nurten gitmez “çocuklarımın başında kalacağım “ der.

        Aradan geçen zaman içinde çocuklar büyümeye başlar. Fakat Köyde Nurten’in peşinde olanlar boş durmaz. Nasıl olsa  dul bir kadın istediğini yapar düşüncesi ile hareket ederek Nurten’in aklını çelerler.  Nurten köy dışında vilayette birkaç kişi ile beraber olur. Bakar ki bu iş zevkli gizlide olsa hoşuna gidenlerle birlikte olmaktan geri kalmaz. Bu olay kaynı Selime kadar ulaşır. Selim “yenge kendine dikkat et aile şerefimizi zedeleme. Doğru dürüst biri ile evlen başımızla beraber hoş karşılarız. Hakkında söylenenler hoş değil” der. O da “benim hayatımdan kime ne ben istediğimi yaparım” diye cevap verince Selim çeker gider ve bir daha Nurten’i ailesinin içine girmesini yasaklar. Aile çaresizdir.

  Köyde çok yakışıklı bir imam vardır, evli çocukları olan dinine düşkün bir insandır. Nurten onu gördüğü yerde dikkatlice ona bakmaktadır. imam  da farkına varmaktadır fakat Allahtan korktuğu için aklından “ sen güzelsin amma haramsın bana yaramazsın”  deyip gitmektedir.

  İmam onun bakışlarından rahatsız olmaya başlar. Bir gün köy yolunda Nurten’le karşılaşan imam ona “Nurten bu ne haldir bende bir arzun var gibi gel şu arzunu giderelim”  der. Nurten “ tabii var gel şu tenha yere geçelim” der. İmam “yok burada yolun ortasın olsun” der. Nurten “deli misin sen gelen geçen bizi görür”  deyince. İmama “bire densiz bizi gelen geçen görür diye korkuyorsun. Onlar Allah’ın yattığı kullar görse ne olacak. Oysa o senin tenha dediğin yerde onları ve bizi yaratan Allah bizi görmeyecek mi. Nereye saklanacağız var mı böyle bir yer” diye bağırınca, Nurten hızla oradan uzaklaşır.

  Bu olaydan sonra Nurten bir gün İmamın evine gider. İmamın hanımı ile konuşurken tam o sırada imam eve gelir. Onu görünce geri dönmek ister. İmamın hanımı “hoca nereye  gidiyorsun burada çok önemli işin var. Bak Nurten senden tövbe almaya gelmiş ona tövbe vermeyecek misin” deyince  imam geri döner ve “Nurten bizim bacımız elbette ona tövbe veririm çok sevindim” der. Ve Nurten’e tövbe verir. Ve

      Nurten’i bu yollarda bir daha gören olmaz. Ona birisi bir şey dese “git başımdan yukarda Allah beni görüyor. Çocuklarımı büyüteceğim sizinle uğraşamam” demektedir.

  Selim de artık ona sahip çıkmış ailecek ona destek olmaya başlamışlardır. Nurten de çocuklarını büyütüp hayata tam hazırlamış ve ikisine de yuva kurmuştur.

  İnsan oğluyuz yaptığımız yanlış  işlerde insanlar bizi görecek diye korkarız oysa bizi her zaman görüp gözetleyen ve o bizi yaratan Allahtan dan korkmak aklımıza neden gelmez.

 

                                                                                                                               Faruk Soydemir

( Allah Bizi Görmeyecek Mi? başlıklı yazı Faruk tarafından 14.11.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu