Aslını tanıdıysan tut bir kenarda sakla,
İki karakterliler sığmazlar ki tabire!
Sonra istersen bütün maskeleri yasakla,
Bukalemun misali renk değişir habire!..
Dış, cilalı olsa da, gönül çürür paslandıysa,
Ne tür suyla yunsa da, nafile müzmin kire!
Şayet zevat Mevlâ’dan gayriye yaslandıysa,
Nâr’dan başka kâr etmez, hiçbir şey ol münkire!..
Kin, nefret ve öfkeyle neyin üzerinde harp?
Hâlbuki meseleler sanki emsal-i pire!
Güçlüler barış diye mazluma ederken darp,
Daha da emmek için dönüştüler vampire!..
İnanıp da kanmıştık, şu dünyanın fendine,
Cazip cezbeler çarptı, gerek var mı tefsire?
Kim ne yaptıysa elhak; hayrı-şerri kendine,
Nasıl tepki verilir, böylesine tesire?..
Özel-tüzel kişiler mütemadiyen daldı,
Yapışılsın diyerek dökülmüş gibi şire!
Kimini tuttu iblis, kimini hafif saldı,
Erken yola çıktılar gidiyorlar haşire!..
Çok kısa olan hayat, nihayet mezara dek,
Dünya-ukba arası, kabir âlemi –tire-!
Hesaba yaklaşılır adım adım giderek,
Orada izletilir kocaman bir vetire!..
Niteliksiz izdiham dengeleri bozarken,
Kemiyetin nicesi, nihayet gelir Bir’e!
Mega süper ekâbir, yerkürede tozarken,
İstemeseler bile, girerler dar kabire!..
Benim, denilen yere kimse çivi çakmadı,
Kulluğu olmayanın iflası büyük fire!
Hak çağrıya az hariç, çoğu dönüp bakmadı,
Dünya hanı geçici konaktır misafire!..
Bilinmelidir filhak, inanmamışsak dahi,
Aslında baş bağlıdır, elbet ‘Evvel-Âhir'e!
Tedarikli gitmeyen nedamet duyar sahi,
Zira orda aranan, amel denen zahire!..
MFK