Hal ve gidiş!
Gönlümün tenha, kafam dolu efkâr karmakarışık
Biri bana der gibidir bilmeceyi çöz gibi
Canım ruhum birbiriyle, ne küskün ne barışık
Yandığımı sanıyorum, tenim soğuk buz gibi
Şimşek gibi gelip geçer günde ki bu hâl nedir?
Bir kuşku bir endişe var canda ki bu hâl nedir?
Bu nasıl şey anlamadım tende ki bu hâl nedir?
Üfledikçe tutuşuyor mangalda ki köz gibi
Fark etmeden akşam olmuş güneş dönmüş batıya
Mihmanlık devam ediyor yine kaldım yatıya
Aynalardan dikiz ettim, kar birikmiş çatıya
Değişik bir suret gördüm buruşuk bir yüz gibi
Ömür denen sermayeyi çarçur ettikten sonra
Şaşırırsın onca fırsat kaçıp gittikten sonra
Kafa mı kalır insanda her şey bittikten sonra
Kaval, kaval yaşarsın da, çalınırsın saz gibi!
Uyan artık gafletinden kendini böyle salma
Tek yapacak bir işin var sakın ona geç kalma
Hazır ola geçmen gerek tövbe et meyus olma!
Bu başına gelen her şey bence biraz az gibi!
Yan yatardın ey Mikdadi şimdi tüter dumanın
Tekrar başa dönmek gibi yoktur böyle gümanın
Kendine gel uçundan tut akıp giden zamanın
Kıymetini bilmez isen yolunursun kaz gibi!
Ozan Mikdadi