İlâhî fermandı:
Ey yetimler yetimi!
Babanı görmeyecek,
Anneni erken yitirecektin.
Allah’a emanettin,
Âlemlere yettin!
Hasretin doruğa çıktığı,
Beklendik bir anda doğacaktın.
“La ilahe illallah” diyecek,
Nurunla, karanlığı boğacaktın.
Varlığına, gelişine şahitti mahlûkat…
Evren dile gelecek;
Canlı cansız, “Muhammed!” diyecek,
Cana can katarak
Seni muştulayacaktı her şey.
Varlığımıza sebep ey!
Ne güzel anlatır seni ney!
Karanlık afakta ışıdın,
Dağlar, taşlar
Tüm diğer başlar üstlenmedi,
Emaneti sen taşıdın!
Nur Dağı sarsılıyordu, sen ayaktaydın
Yükün ağırdı titriyordun!
Kendine gelmek için yataktaydın
Ve artık kendini biliyordun!
Güneş seviniyor,
Övünüyordu dolunay.
Her kimle kalsan berekettin;
Az iken çoğuna yettin!
O gün öyleydi ahval
Ya bugün ey Can?
Yaklaşmış gibi zeval;
Dünyevî, tüm heyecan!
Medet ilahi medet!
Nerede, Hazreti Muhammed?
Sarmadan bizi nedamet,
Kamet ile kıyam edelim;
Gelmeden kıyamet!
Nasıl da özlemişiz
Yokluğun aşikâr / belli!
Meğer hep seni gözlemişiz
Biliyoruz, bırakmadın temelli!
Sünnetinle ihya olur
Düzeliriz takatimizce
Ama kırk ama elli!
Bilgiyle kirlendi ezhan
Akıl, imanı sorgular!
Mantık durup / tıkanınca izan
Başladı felsefi kurgular!..
Sıradanlaştı kavgalar, cinayetler
Kabına sığmıyor insanlar!
Okunsa da anlaşılmıyor..,
Anlaşılsa da yaşanmıyor ayetler!
Arşa değin isyanlar!..
Çoraklaştı kaskatı yürekler
Aşağı bakmaz müstekbirler!
Dedikodu, iftira, haset, kibir cari
Unutuldu yüce
Büyütüldü cüce!
Cahil bırakılmış kari!
Üretildi başka büyükler
Duyulsa da tekbirler!
Zalim salgın
Mazlum dalgın!
Bilmem kabul eder mi?
Sessizce kabirler!
Hak, hukuk dışı
Hukuk haksızı savunur…
Kiminin yoktur başı
Ayaklarıyla avunur…
Kaldırdığın faiz meri
Onsuz olmazmış ekonomi (!)
Adını kredi koyup yediler
Fetvası, hemen geldi seri!
“Zaman sana uymazsa
Sen zaman uy!” sözü; ayetleri(!)
Torunlarıyla beraber
Borç ödeme gayretleri!
Bu günah sardı
Her bir neferi!
Fakirler sağılır
Sa’lebe’ler çoğalır!
Bilemiyoruz kara bulutlar;
Ne zaman dağılır?..
Ebubekir’ler, Ömer’ler
Osman’lar, Ali’ler
Yetişmiyor Huzeyfe’ler!
Hani, “ehad” diyen Bilal’ler?
Hani asıllar, ne bu taliler?
Kıblemiz neresi?
Yine gelmesin Ebabil’ler?!..
Ümmetin başından eksik değil bela
Sunileştik haller fena
Dört bir yan; hâlâ Kerbela
Gerçi bunlar malumdur sana!
Yezitler dünyayı yönetir
Zulüm kâinatı inletir!
Sen gidince
Biz kaldık öksüz
Kaynaklardan koptuk
Kalakaldık böyle köksüz...
Medet ilahi medet!
Nerede Hazreti Muhammed?
Sarmadan bizi nedamet,
Kamet ile kıyam edelim;
Gelmeden kıyamet!
Başsıza baş gerek,
Bu gözlere yaş gerek,
Yaşadığımız gibi inanmaya başladık;
Maalesef giderek!..
Hirâ, Sevr sana bağrını açmıştı
Bizim mağaralarımız işgal altında;
Eşkıyaya barınak!
Menzillerimiz harabe
Mevzilerimiz değil korunak!
Teoride kaldı inanç, kafeste!
Ameller Salih mi, meşkûk?
Tempomuzda yok aheste!
İman-küfür tek nefeste!..
Bir yandan feryatlar yükselirken
Diğer yandan sana;
Dünyada işi bitti, öldü diyorlar
“Kitap” bize yeter, sünnet uydurma(!)
Yola, böyle sensiz gidiyorlar!
Yine kullar, Rab’den dilensin;
Himmetinle gel ki, ümmetin,
İmanı yeniden bilensin!
Allah’ım, Sen en iyi bilensin!
Aylardan -Rabiul-evvel- Nisan
Havalar kıvamında!
Bahar bu gelen;
Coşuyor insan!
Gel cûşa getir bizi!
Canlandır hepimizi!
İnan hayli zamandır;
Kaybettik rehberimizi!
Hısımları hasım bildik,
Sevmedik birbirimizi!
Vârislerin çıksın ortaya,
Kimse düşmesin vartaya!
Medet ilahi medet!
Nerede Hazreti Muhammed?
Sarmadan bizi nedamet,
Kamet ile kıyam edelim;
Gelmeden kıyamet!
MFK