Son yıllarda yılbaşına alternatif arayan ülkemizdeki Müslümanlar hakikatte fethi Miladi 11 Ocak 630 yılına denk gelen günü on gün kadar öne çekerek bir kutlama gerçekleştirmektedirler.
Mekke şehri, İslam Dini’nin peygamberi Hz Muhammed(s.a.v.)'in dünyaya geldiği, çocukluğunu ve gençliği geçirdiği, Kur’an’ın indirildiği, Hz Âdem döneminden itibaren tevhid inancına merkez olmuş ve en önemlisi Müslümanların kıblesi olan Kabe'nin bulunduğu bir şehirdir. Bu sebeplerle Müslümanlar açısından ayrı bir yeri bulunmaktadır.
628 Yılında Hudeybiye antlaşmasıyla ‘Mekke’nın Fethi’nin temelleri atılmıştı ki, onun bazı maddeleri şunlardır:
- Müslümanlar Kâbe’yi bu yıl ziyaret edemeyecek ve Mekke'ye giremeyeceklerdi, sonraki yıl üç gün Mekke'de kalacaklar ve Kâbe’yi ziyaret edeceklerdi. Bu sürede Mekkelilerle görüşmeyeceklerdi.
- Kureyş’li olanlardan biri Müslümanlığı kabul ederse, Müslümanlar bunu kabul etmeyecek, Mekke'ye sığınmak isteyen bir Müslüman geri iade edilmeyecekti.
- İki taraf da istedikleri kabileyle ittifak yapabilecekti.
- Bu antlaşmanın süresi on yıl olarak kabul edilmişti. Bu süre içerisinde Müslümanlar ve Kureyş’liler birbirlerine saldırmayacaklardı.
Bu antlaşmadan sonra Hz Muhammed(a.s.) sahabelerine geri dönmeleri için gereken emri verdi. Müslümanlar üzüntü içerisinde dönmeye başladılar. Peygamberimize inen Fetih suresi ileriki dönemlerde Mekke'nin fethedileceği müjdesini vermişti.
Vahyin kalbi, Hz. Peygamber (a.s.)’ın yurdu, Bütün Müslümanların kıblesinin bulunduğu ve adına Yüce Allah’ın and içtiği şehirlerin anası Mekke, müşriklere mahkûm edilemezdi… Bunun üzerine Müslüman Ordu 11 Ocak günü Hz Muhammed (a.s.)'in komutasında savaş için hazırlandı.
Hz Muhammed (s.a.v.) orduyu dört kola ayırarak, şu emri vermişti:
"Size karşı koyulup, saldırılmadıkça, kimseyle çarpışmaya girmeyeceksiniz. Hiç kimseyi öldürmeye yeltenmeyeceksiniz." Hz Muhammed'in hareket emriyle, Fetih suresi okunarak, Mekke'ye girilmiştir. Halid bin Velid'in komuta ettiği 4. kolun dışında, diğer kollar herhangi bir direnişle karşılaşmamıştır.
Mekke’ye kan dökmeden girilince Hz Muhammed (s.a.v.) genel af ilan etmişti. Ebu Süfyan'a söylediği gibi kimseye dokunulmamıştır. Kâbe’ye giderek, buradaki 360 adet putu İsa suresinin 81. ayetini okuyup devirmiştir. Ardından Müslümanlarla birlikte Kâbe’yi tavaf etmiştir. Hz Muhammed fethin sonrasında Kâbe’de ilk hutbeyi vererek, şu sözleri söylemiştir:
"Benim halim sizin halinizle, Yusuf'un kardeşlerine dediği gibi olacaktır. Ben de Yusuf gibi diyorum ki: Size bugün başa kakma ve ayıplama yoktur. Allah sizi bağışlasın. O, merhamet edenlerin içinde en merhametlisidir. Gidiniz hepiniz serbestsiniz!..
Mekke hicretin sekizinci yılında fethedilerek, yeni bir dönemin başlangıcı yapılmıştır. İslam dininin merkezi olan Mekke, putperestlikten, hurafelerden arındırılmıştır. Fetih sonrasında kentte sosyal ve ekonomik durum da değişmiştir. Gelirler adil olarak dağıtıldığından, kervan yollarına bağımlılık azalmıştır. Hac zamanlarında Müslümanların akın ettiği, ticari faaliyetin arttığı bir şehir haline gelmiştir…
Bugün Suud ailesinin adeta işgali altında olan Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere tez elden kurtarılıp bütün dünya Müslümanlarının ortaklaşa oluşturacağı ciddi bir heyetin denetimine verilmesi elzemdir…
Çünkü Suud ailesi, bu mübarek beldeleri rant olarak değerlendirip elde ettiği kazançları da Amerika ve İsviçre bankalarında tutmaktadır… Ayrıca bunlar ABD uşağı, Siyonizmin hayranı, Firavunların destekçisi ve Karun gibi zengin olan diktatör kimselerdir…
2016 Ocağının 11’nde 1386. Yıldönümünü idrak edip de Yılbaşına alternatif olsun diye 31 Aralık’ta kutlayacağımız Mekke’nin fethinin yeniden gönüllerin fethine ve zaferlere vesile olmasını Yüce Rabbimizden temenni ediyoruz…
MFK